♦ Güzel sanatların en eski dallarından biri olan tiyatro, bir olayı, öyküyü, sahne olarak ayrılmış bir yerde, oyuncuların söz ve hareketleriyle gösterme, canlandırma sanatıdır. Resim, heykel gibi sanatların plastik sanat; edebiyat ve müziğin fonetik sanat olarak tanımlanmasına karşılık, tiyatro da dramatik ya da ritmik sanat olarak diğer sanatlardan ayrılır. Anlaşılacağı gibi, tiyatro, edebiyatın dışında, kendine özgü kuralları olan, başlı başına bir sanat dalıdır. Ancak tiyatro oyununun bir metne bağlı olarak sahnelenmesi, edebiyatla tiyatronun ortak alanını oluşturur. Çünkü bu metin, edebiyat sanatının özelliklerini yansıtır, her yönüyle edebî metin niteliğini taşır. “Göstermeye bağlı metinler” terimi de bu metinleri ifade eder.
♦ Batı uygarlığında göstermeye bağlı metinlere toplu halde “tiyatro” dendiği gibi “drama”, “dram” ya da “dramatik edebiyat” denmektedir.
♦ Günümüzde tiyatro eserleri için “piyes”, “oyun” sözcükleri de kullanılmaktadır.
“Tiyatro” Sözcüğünün Anlamları
♦ Antik çağda yalnızca seyircilerin oturdukları yer anlamında kullanılan ve Türkçeye İtalyanca “teatro” sözcüğü ile giren “tiyatro” terimi, günümüz Türkçesinde, “tiyatro oyununun oynandığı yer”, “tiyatro oyununu sahneleyen grup” ya da “sahnelenmek için yazılmış oyunların tümü” anlamlarında kullanılmaktadır.
Tiyatronun Doğuşu
♦ Bugünkü anlamıyla tiyatronun ilk kez M.Ö. 6. yüzyılda eski Yunan toplumunda dinsel törenlerden bağımsızlaşarak bir sanat türüne dönüştüğü bilinmektedir. Bereket tanrısı Dionysos’u (diyonizos) kutsamak için yapılan bağ bozumu şenliklerinde şarkılar söyleyip dans eden koronun karşısına bir oyuncunun çıkarılması diyalogu başlatmış; daha sonra, sahneye çıkarılan oyuncu sayısının artırılmasıyla bu gelişme bir sürece dönüşmüş ve günümüz tiyatrosu ortaya çıkmıştır.