Tanzimat öncesi zihniyeti ile Tanzimat sonrası zihniyeti ve kültür değerlerinin karşılaştırılması
♦ Skolastik zihniyet, Tanrı merkezli düşünce sisteminin ürünüdür. Buna göre doğrunun ve bilginin kaynağı Tanrı’dır. Orta Çağa hâkim olan bu zihniyet, Rönesans ile yerini ilmî zihniyete bırakmıştır. Avrupa’daki teknolojik ilerlemenin kaynağında kiliseden koparak gerçekleştirilen bu zihniyet devrimi vardır.
♦ Avrupa, Rönesans ile başlayan bir gelişme sürecini yaşarken Osmanlı imparatorluğu’nda sosyal yapı bozulmaya başlamış ve dinî düşünce sistemini benimseyen medreseler, kendilerini yenile-yemediği için Batı’daki gelişmeler takip edilememiştir. Böylece giderek topluma hâkim olan skolâstik zihniyetin baskısıyla gelişme heyecanı ve dinamiği büsbütün kaybolmuş; bu durum sosyal çözülme sürecini de hızlandırmıştır.
♦ Tanzimat Dönemi’nde Batı’yı tanıyan devlet adamları ve aydınlar, Osmanlının krizden çıkmasının skolastik zihniyetten kurtulup Batı’da gelişen ilmî zihniyeti benimsemekle mümkün olacağına inanmışlar ve toplumu Batı uygarlığının değerleriyle buluşturmak için çalışmışlardır. Ancak Batılılaşma ya da yenileşme hareketi, geleneği ya da eskiyi devam ettirmek isteyen bir direnişle karşılaşır. Bu direniş, toplumda etkileri bugünlere dek sürecek bir ikiliği, eski-yeni çatışmasını doğurur. Eski ve yeni etrafında körü körüne bir anlayışı temsil edenler bu çatışmayı derinleştirir. Buna karşılık Batılılaşmayı “bilimde, teknolojide, düşünce ve devlet yapısında Batı’dan yararlanma ama inanç, ahlak ve kültürel değerler bakımından Türk kalma” anlayışı içinde savunanlar sentezci bir yaklaşım sergiler.