Tanzimat Döneminde Eleştiri

Tanzimat Döneminde Eleştiri

TANZİMAT DÖNEMİNDE ELEŞTİRİ

1. Eleştiri, Türk edebiyatında bağımsız bir tür olarak Tanzimat Dönemi’nde başlar. Batı’yı örnek alan yeni Türk edebiyatının kurulma sürecinde karşılaşılan sorunlar üzerinde çözüm arayışı, eleştiri etkinliğini de beraberinde getirir.

2. Yenileşme döneminin ilk eleştirel görüşleri dil ve basın hayatı etrafında belirir. Şinasi, Tercüman-ı Ahval‘de ve Tasvir-i Efkâr‘da yayımladığı kimi yazılarında eski zihniyeti, eski dil ve edebiyat anlayışıyla basın hayatını eleştirir.

3. Yeni edebiyat anlayışını genç kuşaklara benimsetmenin yolu onları Divan edebiyatından uzaklaştırmaktan geçtiği için ilk edebiyat eleştirileri de Divan edebiyatını hedef alır.

4. Namık Kemal’in 1866’da Tasvir-i Efkâr‘da yayımladığı “Lisan-ı Osmanînin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazatı Şamildir” (Osmanlı Dilinin Edebiyatı Hakkında Bazı Düşünceleri İçerir) başlıklı makalesi, ilk edebiyat eleştirisi sayılır ve Divan edebiyatının olumsuzluklarını dile getirir.
5. Namık Kemal, Ziya Paşa’nın “Harabat” adlı Divan şiiri antolojisini eleştirmek amacıyla yazdığı “Tahrib-i Harabat” (1876) ve “Takip” (1886) başlıklı yazılarında da Divan edebiyatına hücum eder. Victor Hugo‘nun “Cromvvell” önsözüne benzetilen “Mukaddime-i Celal“de (Celalettin Harzem-şah’ın önsözü) ise roman ve tiyatro konusundaki düşüncelerini aktarır ve Divan edebiyatını eleştirmeye devam eder. “Bahar-i Dâniş Mukaddimesi“, “İrfan Paşaya Mektup“, “Mes Prisons Muahezesi” başlıklı yazıları onun diğer eleştirileridir.

6. Namık Kemal’den sonra eleştiri alanında üzerinde durulması gereken isimlerden biri olan Ziya Paşa‘nın 1868’de Londra’da Hürriyet gazetesinde yayımladığı “Şiir ve İnşa” makalesi, Divan edebiyatına yönelik eleştirel düşünceler içerir. Ancak 1874’te kaleme aldığı “Harabat Mukaddimesinde Divan edebiyatı hakkındaki düşüncelerinin tam tersini ileri sürer; Divan edebiyatını yüceltirken halk şiirini küçümser.

7. Tanzimat Dönemi’nin ikinci kuşak sanatçıları içinde edebiyat eleştirisi ve teorisiyle en çok uğraşan Recaizade Mahmut Ekrem olur. Büyük bir şair olamayan Recaizade’nin rolü, edebiyatta genç kuşağa teorik yazılarıyla öncülük ve hocalık etmesiyle önem kazanır. Eski edebiyat anlayışıyla bir hesaplaşma sayılan “Talim-i Edebiyat” (1879) yeni edebiyatın ilkelerini ortaya koyan bir teori kitabıdır. “Zemzeme III Önsözü“, “Takdir-i Elhan“, “Pejmürde“, ve “Takrizat” ise yazarın eleştiri türündeki diğer eserleridir.

8. Tanzimat Dönemi’nde eleştiri türünün gelişmesine katkı sağlayanlardan biri de Recaizade Mahmut Ekrem‘le başlattığı tartışmada yeniye karşı eskinin savunucusu olarak tanınan Muallim’Naci‘dir. Ekrem’in “Zemzeme“lerine (ezgili, nağmeli ses) “Demdeme” (hiddet, azarlama) ile cevap veren Muallim Naci, karşı eleştirilerinde dozu kaçırınca kayınpederi Ahmet Mithat tarafından Tercüman-ı Hakikat gazetesinden kovulur. Eleştirilerini Saadet gazetesinde sürdürür; ancak devlet memuru olan Recaizade‘nin ricası üzerine hükümet bu tartışmaya son verir.