Şiir Yorumlama

Şiir Yorumlama

Yorumlamak, bir yazıyı ya da sözü yorum yaparak açıklamak, o yazı ya da söz üzerinde kendine göre bir yargıya, çıkarıma varmak demektir. Tanımdan da anlaşıldığı üzere, yorumda en önemli faktör anlamdır. Anlamsa bir sözcükten, bir sözden, bir davranış ya da olgudan anlaşılan şeydir. O hâlde bir şiiri yorumlayabilmek için öncelikle o şiiri anlamak, o şiirde anlatılmak ve hissettirilmek istenenleri kavramak gerekir.

Şair; coşku, heyecan, hayal ve duyarlıklarını dile getirip düş gücü ile oluşturduğu imgeleri ifade etmek için kelimeleri alışılmış ve alışılmamış bağdaştırmalar yöntemi ile bir araya getirir. Oluşturduğu dize, beyit, bent gibi birimleri önceden belirlenmiş bir nazım biçimine ya da kendi isteğine göre düzenleyerek metnin yapısını meydana getirir. Şiiri yazmayı bitirdiğinde şiirin genel anlam çerçevesini de çizmiş olur. Okuyucuya düşen, şiirde açıkça dile getirilmiş anlamdan hareketle açıkça dile getirilmeyip okuyucunun bilgi, birikim ve sezgisine bırakılmış anlam ve çağrışımları yakalamak, o şiiri belli bir bağlamda anlayıp yorumlamaktır.

Şairlerin, şiirlerinde kullandıkları sözcüklerin çok önemli bir kısmı günlük dilde de vardır. Bu kelimelerin birçoğunun anlam çerçevesi, şairler bunları kullanmadan önce belirlenmiştir. Şairler, yazdıkları metinlerde çoğunlukla bu tür kelimelere yer verirler. Bu tür kelimelerin kullanılması, yazdıkları şiirlerden herkesin belli bir anlam çıkarmasını, bu şiirleri herkesin belli bir düzeyde anlamasını sağlar. Bu, şiirin ilk bakışta kendini ele veren, herkese açık olan anlamıdır. Çoğu şiirde bunun yanında bir de ilk bakışta kendini ele vermeyen, açıkça ifade edilmeyen bir anlam vardır. Şiiri yorumlayabilmek için şiirde açıkça ifade edilmeyenleri de kavramak ve hissetmek gerekir. Okuyucu, şairin şiire yüklediği anlam ile metnin sezdirdiği farklı anlamları belirler, her iki anlam değeri arasında ilişki kurarsa metni daha rahat yorumlar. Şiirdeki imgeleri fark edemeyen, ahenk unsurlarının şiire kattığı havayı yakalayamayan, kelimelerin çağrışım boyutlarını algılayamayan bir yorum, dar kapsamlı olmaktan öteye geçemez.

Bir şiir aynı okuyucu tarafından onlarca, yüzlerce defa okunabilir. Herkesin bu biçimde okuduğu, ezberlediği bir veya  birkaç şiir elbette vardır. Bu durum belli bir ölçüde bütün edebî metinler için söz konusudur. Yani bir roman, bir hikaye de birden çok defa okunabilir. Fakat bunların, şiirler kadar çok okunması pek de mümkün değildir. Bunda, şiirin roman ve öyküye göre daha kısa ve belleğe kolayca yerleşebilen bir metin çeşidi olmasının mutlaka bir etkisi vardır. Ancak bu, sınırlı ölçüde bir etkidir. Herhalde bunun en önemli sebebi , şiirin, okuyucunun kültürüne, anlayışına, zevkine, içinde bulunduğu somut koşullara ve psikolojik durumuna göre yeni anlam değerleri kazanmaya çok uygun bir metin türü olmasıdır.

MEMLEKET İSTERİM

Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Cahit Sıtkı Tarancı

Bu şiirde şair, içinde yaşayan herkesin mutlu olacağı bir memleket imgesi oluşturmuştur. Öyle ki bu mutluluk sadece insanları değil, doğayı da kapsayacaktır. Şair, bu anlamı pekiştirmek için doğayla ilgili unsurları en olumlu yanlarıyla yansıtan, çağrışım gücü yüksek kelimeler kullanmıştır: Gök, ne bulutludur, ne akşam kızıllığındadır ne de yağmur yüklüdür. Kendi rengindedir. Umut doludur. Mavidir. Dal, yeşildir, canlıdır, en güzel hâliyledir, kurumamıştır. Tarlalar sarıdır. Çünkü toprak bereketlidir, ekinler olgunlaşmıştır, mahsul iyidir.

Şairin düşlediği memlekette insanların hiçbir maddî sorunu yoktur: Orada zengin-fakir farkı ortadan kalkmıştır, herkesin kendi evi vardır. Hiç kimse kışta kıyamette nerede kalacağım endişesi taşımamaktadır. İnsanların hiçbir derdinin, hasret çekmenin bile olmadığı, yaşamanın sevmekle bir tutulduğu bu memlekette, insanlar bir tek şeyden şikâyet edebileceklerdir: Ölüm. Şairin düşlediği bu memlekette ölüm dışında insanların şikâyet edebileceği hiçbir şey yoktur.

Bkz. Merdiven Şiiri İncelemesi (Tahlili)