Geleneksel anlayış yüzyıllar boyunca edebiyat dilini şiir ve düz yazı olarak ikiye ayırmış; ancak şiir ile düz yazıyı aralarında nicelik farkı olan benzer diller olarak görmüştür. Buna göre şiir, düz yazının ölçü, uyak, imge gibi dekoratif (süsleyici) öğelerle güzelleştirilmiş biçiminden başka bir şey değildir. Çağdaş anlayış ise şiir ile düz yazının birbirinden bütünüyle farklı alanlar olduğunu, hatta şiirin düz yazıdan uzaklaştığı ölçüde şiir sayıldığını kabul eder. Gerçekten şiir ile düz yazı arasındaki fark, çağdaş şiirde bir nicelik farkı olmaktan çıkıp nitelik farkına dönüşmüş; şiir, geleneksel şiir anlayışının vazgeçilmezleri olan ölçü, uyak, biçim gibi öğelerden ve söz dizimi kaygısından yakasını kurtarmıştır. Buna karşılık ses yinelemesi, ritim gibi ahenk öğeleri, deyim aktarmaları ve benzetmeler çağdaş şiirde de varlığını sürdürür.
Şiir ile Düz Yazı Arasındaki Farklar
1- Şiir okunduğu zaman bir duygu, düşünce, derinlik, ses, ritim, ahenk uyandırır. Düz yazı ise bir duygu, düşünce, derinlik, ses, ritim, ahenk gerektirmez. Bize daha çok bilgi vermeye yöneliktir.
2- Şiir az kelime çok anlam içerir. Düz yazı ise uzun ve doğal konuştuğumuz gibidir.
3- Şiir de bir vurgu, sıra dışılık olur. Neyin söylendiğinden çok nasıl söylendiği önemlidir. Düz yazıda ise bu yoktur. Okunduğu gibidir, vurgu ve sıra dışılık gerektirmez.