Servet-i Fünun Edebiyatında Mensur Şiir

SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATINDA MENSUR ŞİİR:
♦ Mensur şiir, nesir cümleleriyle yazılan şiir demektir. Ses, söyleyiş, tema bakımından şiirden farklı olmayan mensur şiirde vezin, kafiye gibi şekle ait önceden belirlenmiş sınırlayıcı öğelerin olmaması sanatçıya duygularını daha rahat ifade etme imkânını verir.
19. yüzyıl Fransız edebiyatında ortaya çıkan mensur şiir türünün başlıca esin kaynaklan incil’in üslubu ve şiir çevirileridir. İlk örneklerden sonra Charles BaudelaireKüçük Mensur Şiirler“, Arthur RimbaudRenkli Gravürler” ve “Cehennemde Bir Mevsim“, Stephane Mallarme” “Hezeyanlar” adlı yapıtlarıyla türe asıl kimliğini kazandırırlar.

Mensur şiire edebiyatımızda bir köken aramak gerekirse divan edebiyatındaki süslü nesirle bazı benzerlikler taşıdığı düşünülebilir. Ancak edebiyatımızdaki ilk mensur şiir örneklerinin Fransız edebiyatındaki örneklerin etkisiyle yazıldığı açıktır.
Türk edebiyatında mensur şiir sınırları içinde değerlendirilebilecek ilk denemeleri Abdülhak Hamit, Recaizade Mahmut Ekrem, Mehmet Celal ve Mustafa Reşit kaleme almıştır. Bunları “Aşkımın Mezarı” başlıklı denemesiyle Halit Ziya, izlemiştir. Sanatçının yazarlık hayatının ilk yıllarında Tercüman-ı Hakikat‘te gönderdiği bu metin, gazetede Muallim Naci‘nin “Mezarda aşk aramak, ölüye can aramaya benzer.” eleştirisiyle birlikte yayımlanır Bu eleştiriye çok üzülmekle beraber mensur şiir çalışmalarını sürdüren Halit Ziya, Recaizade Mahmut Ekrem‘in de teşvikiyle çeşitli gazete ve dergilerde yayımladığı bu tür şiirlerini “Mensur Şiirler (1891) ve “Mezardan Sesler” (1891) adlı kitaplarında bir araya getirir.

Bu eserler mensur şiirin edebiyatımızdaki ilk olgun örnekleri sayılır. Halit Ziya’dan sonra “Siyah İnciler” adlı eseriyle Mehmet Rauf türün en ünlü örneklerinden birini verir. Bu iki ismi, Hüseyin Cahit, Ahmet Hikmet, Celal Sahir, Faik Ali gibi isimler izler. II. Meşrutiyet sonrasında ise Halide Edip, Yakup Kadri, Emin Bülent, Selahattin Enis, Tahsin Nahit de bu alanda eser verir.

Recaizade Mahmut Ekrem‘in “nesr-i muhayyel” dediği bu şiir türüne geçmişte “nesr-i şairane”, “mensure” gibi karşılıklar bulunmuştur. “Mensur şiir” adı, ilk defa 1886’da Halit Ziya’nın Hizmet gazetesinde yazdığı ve daha sonraMensur Şiirler” başlığıyla topladığı örneklerle karşımıza çıkmıştır. Servetifünun ve Meşrutiyet yıllarında bu adlandırma yaygınlık kazanmıştır. Cumhuriyet Dönemi’nde ise “mensur şiir” adlandırmasının yanı sıra “şairane nesir”, “şiirsel düz yazı”, “düz yazı-şiir”, “düz yazısal şiir” gibi çeşitli karşılıklar kullanılmış ya da önerilmiştir.

Mensur şiirin başlıca özellikleri:

  • 1. Belli bir başlığı olan, başka bir türün parçası olmayan, bağımsız, bütünlük taşıyan metinlerdir.
  • 2. Kısalıklarına karşın anlamca yoğun metinlerdir.
  • 3. Şiirdeki arayıştan doğmuş olmakla birlikte düz yazı nitelikleri ağır basar.
  • 4. Bireysel duygulanmaların ifade edildiği lirik, şairane ürünlerdir.
  • 5. iç ahenk öğelerine önem verilmiştir.
  • 6. Betimleme ve çözümleme öğelerine geniş yer verilmiştir.
  • 7. Uzun cümlelerin daha çok kullanıldığı görülür.
  • 8. Ünlemlere, seslenişlere sık sık başvurulur.