Roman

♦ Roman, olmuş ya da olması mümkün olayları anlatan uzun yazıdır.

♦ Anlatma temeline bağlı metinlerin en olgunu ve edebi türler içinde en uzun soluklusu olarak nitelendirilen roman için birbirinden çok farklı tanımlar yapılmış; birçok kural ve kuram öne sürülmüştür.

♦ Romanla gerçek yaşam birbiriyle tam olarak örtüşmez. Roman yazarı, yaşamdan seçtiği öğeleri yeniden düzenler; hayal gücüyle bunlara yeni bir biçim ve anlam kazandırır.

♦ Batı’da ilk roman örnekleri Fransız yazar Rabelais‘nin “Gargantua”ve “Pantagruel”adlı mizah ağırlıklı eserleridir. Ancak ilk başarılı roman Cervantes (1547 – 1616)’in Don Kişot adlı eseridir.

♦ Bizim edebiyatımızda ilk roman Şemsettin Sami‘nin “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat“(1872) adlı eseridir; ancak bu roman teknik yapısı ve karakter tahlilleri bakımından zayıf bir eserdir. Bu yüzden ilk edebî roman olarak Namık Kemal‘in “İntibah” adlı eseri kabul edilir.

a. Romanın Öğeleri Olay Örgüsü

♦ Romanda sürükleyiciliği sağlayan, okurun ilgi ve dikkatini uyanık tutan temel öge, olay örgüsüdür.

♦ Anlatmadan çok göstermeyi öne çıkaran modern romanda, olay örgüsünün önemini kaybettiği görülür.

♦ Roman bir ana olay çevresinde gelişen birçok yardımcı olayın öykülenmesidir bir bakıma.

Kişi
♦ Her roman insanı anlatır. Kahramanları hayvanlar olan romanlarda bile anlatılan, simgeleştirilmiş insan yaşamıdır. Romanda insan
öğesi tipleştirme ve karakter çizme yoluyla verilir.

♦ “Tip belli bir sınıfı ya da belli bir insan eğilimini temsil eder. Genel ve evrenseldir. Örneğin, Balzac’ın Goriot Baba‘sı kızlarına duyduğu aşırı sevgiyle tipleşir. Evlat sevgisi, Goriot Baba‘nın kişiliğinde simgeleşmiştir.

Karakter ise kendine özgüdür, bir sınıfı ya da eğilimi temsil etmez, tektir. Tipleştirmedeki abartma sivrileştirme, karakter çizmede görülmez. Her karakter, insanı bütün boyutlarıyla anlatma çabasının sonucudur bir bakıma.

Yer
♦ Romanda her olay belli bir yerde, çevrede geçer. Çevre, gerek olayların gelişmesinde gerek tip ve karakterlerin verilmesinde önemli işlevler üstlenir. Örneğin çevreyle ilgili betimlemelerde kahramanların kişiliklerini, davranışlarını belirleyen ayrıntıları bulmak mümkündür.

Zaman
♦ Zaman öğesi romanda iki boyutlu bir özellik gösterir. Öncelikle, romanda anlatılan olayların içinde geçtiği süre anlamındadır. Örneğin, Sinekli Bakkal romanı, Rabia’nın doğumundan Peregrini ile evlenmesine kadar geçen süreyi anlatır.

♦ Zaman öğesi bir de tarihsel boyutuyla ele alınır. Yani, romanda anlatılanlar tarihin hangi dönemini yansıtmaktadır? Örneğin, Sinekli Bakkal, Osmanlı tarihinde II. Abdülhamit dönemini yansıtan bir romandır.

Anlatıcı
♦ Romanda olaylar, yazarın sözü kendisine devrettiği kurmaca bir kişi olan bir anlatıcının ağzından anlatılır.

♦ Anlatıcının bakış açısı da romandan romana, hatta aynı roman içinde değişir. Anlatıcı ya Tanrısal (ilahî) bakış açısıyla, ya kahramanlardan birinin bakış açısıyla ya da olup bitenlere karışmayan bir gözlemcinin bakış açısıyla anlatısını gerçekleştirir.

♦ Bunlardan ilki ve üçüncüsü “üçüncü kişili anlatım“, “ikincisi “birinci kişili anlatım” diye adlandırılır.

b. Roman Türleri
♦ Romanlar içeriklerinin yoğunlaştığı konular bakımından çeşitli alt türlere ayrılabilir.

Serüven (Macera) Romanları
Okuru heyecanlandırıp gerilim içinde tutacak olağanüstü nitelikli olaylar üzerine kurulan romanlardır. Daniel Defoe‘nin “Robinson Crusoe”, Alexandres Dumas’ın “Monte Kristo”, Herman Melville‘nin

“Moby Dick”, Yaşar Kemal‘in “İnce Memed” adlı romanları serüven romanlarına örnek verilebilir.

Tarihî Romanlar
Tarihî dönemleri ve tarihteki ünlü kişileri canlandıran romanlardır. Bu türün kurucusu olarak İskoç yazarı Walter Scott gösterilir. Tolstoy‘un “Savaş ve Barış” adlı eseri tarihî romanların en ünlülerindendir. Bizde ilk tarihî roman ise Namık Kemal‘in “Cezmi‘sidir. Mithat Cemal Kuntay‘ın “Üç İstanbul”, Nahit Sırrı Örik’in “Abdülhamit Düşerken”, Kemal Tahir’in “Devlet Ana”adlı romanları da tarihî roman türündedir.

Psikolojik Roman
İnsan ruhunu derinlemesine inceleyen romanlardır. Mehmet Rauf “Eylül‘ü bizdeki ilk örneği kabul edilir. Peyami Safa‘nın “9. Hariciye Koğuşu” ve “Bir Tereddüdün Romanı” adlı eserleri de psikolojik romanın başarılı örneklerindendir.

Töre Romanı
Bir toplumun belli bir dönem ve çevre içindeki gelenek ve göreneklerini yansıtan romanlardır. Halide Edip Adıvar‘ın “Sinekli Bakkal‘, Hüseyin Rahmi Gürpınar‘ın romanları bu türün içinde değerlendirilebilir.

Egzotik Roman
Konusunu uzak ve yabancı ülkelerdeki yaşam biçimlerinden olan romanlardır. Refik Halit Karay‘ın “Nilgün“, Piyer Loti’nin “Azade” adlı romanları egzotik romanlardandır.

Polisiye Roman
Bir cinayeti, bir suçu aydınlatmak; onu işleyeni bulup ortaya çıkarmak eylemini konu alan roman türüdür. Cinayet romanı, dedektif romanı gibi adlar da verilen bu tür geniş bir okuyucu kitlesine hitap eder. Edgar Allan Poe bu tür romanların öncüsüdür. İngiliz yazarı Sir Arthur Conan Doyle‘un yarattığı Sherlock Holmes tipi polisiye romanın simgesi olmuştur. Bizde ilk polisiye romanı Esrar-ı Cinayet adlı eseriyle Ahmet Mithat Efendi yazmıştır. Günümüz Türk edebiyatında Ahmet Umıt bu türde başarılı örnekler vermiştir.

Bilim Kurgu Romanı
Düş ya da kurgu yoluyla oluşturulan; genellikle gelecek zamanları konu alan; günümüzdekinden farklı bilimleri, teknikleri kullanan insan ve toplumları anlatan roman türüdür. İlk örneklerini 19. yüzyılın sonlarında Jules Verne vermiştir. Ay’a Seyahat, Deniz Altında Yirmi Bin Fersah, Seksen Günde Devrialem gibi yapıtlardan sonra George Orwen‘in 1984’ü, Aldous Huxley‘in Yeni Dünya’sı bu türün ilk popüler örnekleri olmuştur.

Fantastik Roman
Gerçekliğe bağlı kalmadan, sınırsız bir düş gücüyle oluşturulan romanlardır. Bu romanların kurmaca dünyası, gerçekte var olmayan ve olması da mümkün olmayan bir dünyadır. Bilim kurgu romanlarından farkı da burada ortaya çıkar. Bilim kurgu romanlarındaki kurmaca dünya, bilim ve teknolojiye dayalı varsayımlardan hareket edilerek gerçekliği öngörülebilecek bir dünyadır. Fantastik romanlar ise gerçek dünyadan birçok öğeye yer verse de gerçek dünyayı hiç bir şekilde yansıtmaz. Tolkien‘in “Yüzüklerin Efendisi”, J.K. Rovvling‘in “Harry Potter‘ı bu türün örneklerindendir.

Romanlar, yazarının bağlı olduğu akım bakımından da sınıflandırılabilir.

Romantik Roman
Duygu, hayal öğelerinin ağırlıklık olarak işlendiği, anı ve izlenimlerin anlatıldığı bu romanlar romantizme bağlı sanatçılarca yazılmıştır. Goethe‘nin “Genç Werther’in Istrapları“, Lamartine‘nin “Graziella“adlı eserleri en ünlü örnekleridir.

Realist Roman
Gözleme, gerçeğin yansıtılmasına önem verilerek yazılan romanlardır. Realizm akımının ünlü sanatçıları Balzac, Stendhal, Flaubert, Dostoyevski, Tolstoy, Dickens gibi yazarların romanları bu türdedir.

Natüralist Roman
Bilimdeki deney yöntemini romana uygulamak isteyen natüralist yazarların romanlarur. Emile Zola‘nın “Nana“, “Meyhane“, “Germinal”, “Toprak” gibi eserleri bu türün örneğidir.

Postmodern Roman
Dilin gerçekliği temsil eden değil, kuran bir yapı olduğu önermesinden hareket eden roman anlayışıdır. Bu tür romanlarda anlatıcının ve anlatılanın birlikteliği, yazarın konumunu sorunsallaştırır ve “anlamı üreten okurdur” düşüncesi öne çıkar. Postmodern roman, klasik romandan uzaklaşır ve olay örgüsü üzerine kurulmaz. Edebiyatımızda bu tür romanın örneklerini “Tehlikeli Oyunlar”, “Tutunamayanlar” adlı eserleriyle Oğuz Atay; “Benim Adım Kırmızı“, “Kara Kitap” romanlarıyla Orhan Pamuk; “Sevgili Arsız Ölüm” adlı eseriyle Latife Tekin; “Puslu Kıtalar Atlası” adlı eseriyle İhsan Oktay Anar vermiştir.