Oğuz Türkçesinin Anadolu’daki İlk Ürünlerinin Genel Özellikleri

GENEL ÖZELLİKLER

  1.      11. yüzyılda Maveraünnehir- Horasan-iran üze­rinden batıya yönelen Oğuz Türkleri, 13. yüzyıl­dan itibaren Anadolu’da yeni bir yazı dili oluştur­maya başlar. Böylece Türkçe coğrafi bakımdan, Doğu Türkçesi ve Batı Türkçesi olmak üzere iki kola ayrılmış olur.
  2. Oğuz Türkçesinin Anadolu’daki ilk ürünlerinin ve­rildiği yüzyıllar (XIII. -XV. yy), Osmanlı Edebiya­tının kuruluş dönemidir.
  3. Türkçenin Anadolu’daki ilk ürünlerinin verildiği bu dönemi Eski Anadolu Türkçesi diye adlandırılır.
  4. Eski Anadolu Türkçesinin ilk edebî ürünlerinin ve­rildiği bu dönem, tarihsel olarak Anadolu Sel­çuklu Devleti’nin son zamanlarına ve İkinci Dönem Anadolu Beylikleri zamanına rastlar. Bu süre içinde yaşanan en önemli olaylar Haçlı Seferleri, Moğol İstilaları ve Babai İsyanları’dır.
  5. Bu dönem sosyal hayatında en önemli kurumlar­dan birisi “ahilik”tir. Ahi Evran tarafından kurulan ahilik, tasavvufa dayanan kendine özgü felsefesi ve kuralları olan bir esnaf dayanışma teşkilatıdır. Anadolu’da birliğin, refahın, toplum düzeninin sağlanmasında önemli rol oynamış bir sivil top­lum kuruluşudur. Anadolu’da Oğuz Türkçesinin yazı dili olarak gelişmesinde ahiliğin önemli katkı­sı olmuştur.
  6. Anadolu Selçuklularının devlet idaresinde Fars­ça, din işleri ve bilimde Arapça kullanılmış; halkın konuşma dili olan Türkçe kaba bir yerel dil olarak görüldüğünden bu iki dil karşısında uzun bir süre varlık gösterememiştir. Türkçenin önem kazan­maya başlaması Beylikler Döneminde olmuş­tur. Karamanoğlu Mehmet Bey’in 13 Mayıs 1277’de Türkçeyi resmî dil ilan eden fermanı bu­nun bir örneğidir: “Bugünden sonra divanda, dergâhta, bergâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır.”

7.             13. yüzyılda Anadolu’da itibarsız bir dil olan Türk­ çenin gelişmesinde,  din ve tasavvufu yayma amacı güden ve bu nedenle halk tarafından anlaşılabilecek bir dille yazılan İslami-tasavvufi eserlerin rolü büyüktür.

8. Anadolu’da XV. yüzyıla kadar oluşan Türk edebiyatı büyük ölçüde din ve tasavvuf ekseninde, büyük Türk sufileri Yunus Emre ve Mevlana’nın  açtığı çığırda gelişmiştir. Klasik Türk edebiyatını I biçimlendiren öğeler de esas itibarıyla tasavvuftan gelmiştir.

9. Anadolu Türkler tarafından fethedildikten sonra  ekonomik refahın, düşünce özgürlüğünün ve düzenli devlet yönetiminin egemen olduğu bir yurt özelliği kazanarak bir bilim merkezi olmuştur. Moğol istilasından kaçan yüksek tasavvuf ve felsefi düşüncelerle donanımlı şeyh ve dervişlerin Anadolu’ya gelmeleri de tasavvuf akımının burada kökleşmesini sağlamıştır. Dönemin Türk dili ve
edebiyatı açısından en önemli özelliği ise ortaya konulacak eserlerin dilini hitap edilen kesimin belirlemesiyle artık Türk halkına kendi diliyle seslenilmeye başlamasıdır. Böylece Türk dili sadece halkın ve ordunun dili olmaktan çıkmış, resmî dil ve edebî dil konumuna yükselmiş; İstanbul fethiyle birlikte XV. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gelişen Klasik Türk Edebiyatının temelleri atılmıştır.