Mehlika Sultan Şiiri Ne Anlatıyor Tahlili İncelemesi

Mehlika Sultan Şiiri Ne Anlatıyor Tahlili İncelemesi

MEHLİKA SULTAN
Mehlika Sultan’a âşık yedi genç
Gece şehrin kapısından çıktı:
Mehlika Sultan’a âşık yedi genç
Kara sevdalı birer âşıktı.

Bir hayâlet gibi dünya güzeli
Girdiğinden beri rü’yâlarına;
Hepsi meshûr, o muammâ güzeli
Gittiler görmeye Kaf dağlarına.

Hepsi, sırtında aba, günlerce
Gittiler içleri hicranla dolu;
Her günün ufkunu sardıkça gece
Dediler: ”Belki bu son akşamdır”

Bu emel gurbetinin yoktur ucu;
Daimâ yollar uzar, kalp üzülür:
Ömrü oldukça yürür her yolcu,
Varmadan menzile bir yerde ölür.

Mehlika’nın kara sevdalıları
Vardılar çıkrığı yok bir kuyuya,
Mehlika’nın kara sevdalıları
Baktılar korkulu gözlerle suya.

Gördüler: ”Aynada bir gizli cihân..
Ufku çepçevre ölüm servileri…..”
Sandılar doğdu içinden bir ân
O, uzun gözlü, uzun saçlı peri.

Bu hâzin yolcuların en küçüğü
Bir zaman baktı o viran kuyuya.
Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü
Parmağından sıyırıp attı suya.

Su çekilmiş gibi rü’yâ oldu!..
Erdiler yolculuğun son demine;
Bir hayâl âlemi peydâ oldu
Göçtüler hep o hayâl âlemine.

Mehlika Sultan’a âşık yedi genç
Seneler geçti, henüz gelmediler;
Mehlika Sultan’a âşık yedi genç
Oradan gelmeyecekmiş dediler!..
Yahya Kemal Beyatlı

Mehlika Sultan Şiirinin Teması Nedir?

Mehlika Sultan şiiri, yedi gencin ulaşamadığı bir arzu nesnesini temsil eder. Şiir, gerçekleşmesi zor olan arzular temasını işlerken, insanın arzularını tam olarak elde edemeden ölmesi fikrini vurgular. Bir diğer deyişle şiirin ana teması insanın ulaşamayacağı bir ideal veya amaç peşinde koşmasıdır. Yahya Kemal’in şiirlerindeki ölüm, geçicilik ve insanın arzu ettiği şeylere ulaşamadan ölüm teması da bu düşünceyi destekler. Sanatın, insanın sürekli arayış halinde olup, tam tatmin olmadan ölümle sonuçlanan arzu kavramını yansıttığına dair bir sonuç çıkarılabilir.

Mehlika Sultan Şiirinin İncelemesi

Mehlika Sultan şiiri, Jungcu psikolojinin ışığında yapılan tahlil neticesinde, bir bireyin manevi tekamülündeki tehlikeli bir aşamayı temsil eden, menfi bir anima ilişkisini anlatır. Şiirde, Mehlika Sultan, bilinç dışının cazibesiyle temsil edilen, bireyin kendini gerçekleştirmesini engelleyen bir anima figürü olarak görülür. Yedi genç, Mehlika’nın güzelliğine kapılarak, bilinç dışıyla yüzleşmek ve ondan bir şeyler öğrenmek yerine, ona bağlanarak kendilerini yok ederler. Bu durum, bireyin kendi iç dünyasına doğru bir yolculuğa çıkmadan, dış dünyadaki arzu nesnesine ulaşmaya çalışmasının neticesinde yaşanan bir trajedidir.

Şiirde, bu trajedi, su, şehir, dağ ve yolculuk gibi evrensel sembollerle tasvir edilir. Su, bilinç dışının, şehir bilinçli yaşamın, dağ ise manevi tekamülün sembolüdür. Yedi genç, bilinç dışıyla yüzleşmek için çıktıkları yolculukta, şehri terk ederek bilinçli yaşamı terk ederler ve kendilerini bilinç dışının karanlık sularında kaybederler. Bu yolculuk, bireysel tekamülün bir aşaması olarak kabul edilebilirse de, bu aşamayı sağlıklı bir şekilde atlatmak için, bilinç dışıyla yüzleşmek ve ondan bir şeyler öğrenmek gerekir. Aksi takdirde, yedi genç gibi, birey kendini yok edici bir sürecin içine sürükleyebilir.

Yahya Kemal’in Mehlika Sultan şiiri, aşk ve arzu kavramlarını ele alan bir eserdir. Şiirde, yedi genç adamın, rüyalarında gördükleri Mehlika Sultan’a olan arzuları anlatılmaktadır. Mehlika Sultan, ulaşılması zor bir güzellik ve asalet timsalidir. Genç adamlar da Mehlika Sultan’ı arzulayan ve ona ulaşmak için çabalayan kişilerdir.

Lacan’ın objet petit a teorisine göre, objet petit a, öznenin arzusunu temsil eden bir nesnedir. Bu nesne, öznenin ulaşmaya çalıştığı, ancak asla tam olarak ulaşamayacağı bir şeydir. Bu nedenle özne, objet petit a’yı daima arzular. Mehlika Sultan da objet petit a’nın bir örneği olarak değerlendirilebilir. O, genç adamların arzusunu temsil eden bir nesnedir. Genç adamlar, Mehlika Sultan’ı arzular, ancak ona asla ulaşamazlar. Bu nedenle Mehlika Sultan, onlar için daima bir arzu nesnesi olarak kalacaktır.

Yahya Kemal’in Mehlika Sultan şiiri, objet petit a teorisi ile birlikte değerlendirildiğinde, şiirin daha derin bir anlam kazandığı söylenebilir. Şair, şiirinde genç adamların Mehlika Sultan’a olan arzusunu anlatırken, aslında öznenin arzusuna dair bir evrensel gerçeği dile getirmektedir. Bu evrensel gerçek ise, öznenin arzusuna asla tam olarak ulaşamaması ve bu nedenle de arzuyu daima sürdürmesidir.

Mehlika Sultan şiiri, yalnızca aşk ve arzu kavramları açısından değil, aynı zamanda Doğu kültürünün de bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Şiirde, genç adamların Mehlika Sultan’ı rüyalarında görmesi ve onunla birlikte dans etmesi, Doğu masallarından aşina olduğumuz bir motiftir. Bu motif, Doğu kültürünün hayal gücüne ve aşka verdiği önemi yansıtmaktadır.

Sonuç olarak, Yahya Kemal’in Mehlika Sultan şiiri, aşk ve arzu kavramlarını ele alan, aynı zamanda Doğu kültürünün de bir yansıması olan önemli bir eserdir. Şiir, Lacan’ın objet petit a teorisi ile birlikte değerlendirildiğinde, daha derin bir anlam kazanmaktadır.

Şiir, masal motiflerini çağdaş felsefi Türk şiirinde başarılı bir şekilde kullanan nadir örneklerden biridir. Ana tema, insanın ulaşamayacağı bir ideal veya amaç peşinde koşmasını anlatıyor. Şiirin belirgin bir kıtasında, bu temaya vurgu yapılıyor:

“Bu emel gurbetinin yoktur ucu
Daima yollar uzar kalb üzülür;
Ömrü oldukça yürür her yolcu
Varmadan menzile bir yerde ölür.”

Yahya Kemal’in ölüm, dünya ve ahiret temalarını farklı, derin ve göze çarpan bir şekilde işlediği görülüyor. Örneğin, “Sessiz Gemi” adlı şiirindeki dizeler, uzun ayrılıkları ve dönüşü olmayan seyahatleri temsil ediyor.

Ahmet Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal’in bu şiiriyle Maurice Maeterlinck’in masal dünyasına benzerlik kuruyor. Şiirdeki “yüzük motifi”nin Maeterlinck’ten geldiğini ve yüzüğün “haberci” olarak kullanıldığını, bir tür uyku sırasında nişanlanma benzeri bir anlam taşıdığını belirtiyor.

“Mehlika Sultan” şiirinde doğu motifleri ve masal unsurları ön planda. Mehlika Sultan, şairin anlatımında uzun saçlı, uzun gözlü bir peri olarak betimleniyor. Yedi genç, Mehlika Sultan’a âşık olarak onun peşinden giderken, şiirde gözlemlenen motifler arasında “Kara sevda“nın ve gizemli bir çekiciliğin varlığı öne çıkıyor. Bu gençler, gerçek olmayan, rüyada bir çekim tarafından yönlendirilmiş gibi “Kaf Dağları”na doğru ilerliyorlar.

Şiirdeki bölümler, gençlerin hedeflerine ulaşamamasının dramını anlatırken, umutsuzluk ve beklentiler arasında yaşadıkları çelişkiyi yansıtıyor. Gençler, çöllerde yollarını kaybederken ve suya ulaşamazken bir kuyuda hayallerini görmeye çalışırlar. Bu durum, gerçeklik ile hayal arasındaki ilişkiyi ve görünmezlik ile meçhul arasındaki bağı işaret eder.

Şiirin son bölümünde, gençlerin idealize ettikleri Mehlika Sultan’a ulaşamayacaklarını anladıkları trajik bir son anlatılır. En genç olanı, umutla suya yüzüğünü atar ve bir tür sihirli dünya ortaya çıkar. Ancak bu dünya gerçek değildir ve gençler, bu hayal dünyasına kayarlar.

Genel olarak, Yahya Kemal’in “Mehlika Sultan” adlı şiiri, masal motifleri ve doğu atmosferiyle zenginleşmiş, insanın ulaşamayacağı ideal bir hedefin peşindeki çabasını ve bu çabanın trajik sonunu anlatan derin bir şiir olarak öne çıkıyor.