Madeline Miller’in Akhilleusun Şarkısı Değerlendirmesi İncelemesi Alıntı Ne Anlatıyor Konusu Nedir?
Epeydir Ulysess okuma maratonu için ön hazırlık olarak çeşitli eserler okuyoruz. İlyada ve Odysseia destanlarını da okuduk bu süreçte. Tesadüf eseri olarak story tel grubu ocak ayı için seçilen eserlerden biri de Madeline Miller‘in Akhilleusun Şarkısı adlı eseri oldu.
Truva Savaşı ve bu savaşa katılanlarla ilgili birçok destan mevcut. Mevcut olanların tamamını okuyunca büyük yapbozun parçaları tamamlanacak. Yazar mevcut destan parçalarının hepsini okuyup ana kurguya tamamen bağlı kalmış mı bazı bölümleri kendisi mi kurmuş bilmiyorum. Benim okuduğum destanlarda olmayan kısımlar var. Beraber okuma yaptığım arkadaşlar bir kısmının başka destan parçalarında olduğunu ifade etti.
Akhilleus’un Şarkısı’nda anlatıcı Patraklos. Kimdir bu Patraklos?
Tat kaçıran Yarım akıllı bir anneden doğma, çelimsiz, arkadaşının kendini küçümsemesi sonucu kaza ile arkadaşını öldüren ve cesaretsiz bir oğul olduğu için de kral babasının sürgüne gönderdiği bir prens. Gittiği ülkede Akhilleus’un kendine yardımcı seçmesi ile onun ile beraber büyüyen, birbirlerine meyyal iki genç. Ardından meşhur Truva Savaşı’na katılma süreci. (Burada savaşa niçin bu kadar çok kral katıldığını merak ederdim. Helen’e birçok kral, prens talip olur. Babası seçimi kızına bırakır ve seçilmeyenlerden de Helen’i koruma gereken durumda ellerini taşın altına koyma sözü alır. O, Melenaos’u seçer. Sonradan Helen, Truva prensi Paris ile kaçınca talipler de savaşa dahil olur.)
Savaşta yaşananlar İlyada destanı ile paralel ilerler. Savaşta geçen on yıl anlatılır. Finalde Odysseia ile Akhilleus’un oğlu arasında bir konuşma geçer. Odysseia’nın söyledikleri alıntım olsun:
Ne var ki şöhret acayip bir şeydir. Bazıları öldükten sonra ün kazanır, bazıları da yok olur gider. Bir neslin hayranlık duyduğu şey diğer nesillerin tiksintisini uyandırır.(…)Hafızaların kıyımından kimlerin kurtulacağını bilemeyiz. kim bilebilir ki?(…) Belki günün birinde ben bile ünlü olurum. Şöhretim belki sizinkini aşar. (…)Biz yalnızca insanız. Meşalede kısa ömürlü bir alevden ibaretiz. Arkamızdan gelenler bizi canlarının istediği gibi yükseklere taşıyabilir veya aşağıya indirebilir.