İslamiyet’i kabul eden ilk Türk devleti, “Karahanlılar”dır. 8. yüzyılın sonlarında Aksu, Fergana, Kaş-gar çevrelerinde devlet kuran Karahanlılar, 10. yüzyılın ilk yarısında hükümdarları Satuk Buğra Han‘ın İslamiyet’i kabul etmesiyle birlikte kitleler halinde Müslüman olmuşlardır.
Bu dönemde İslam kültür ve medeniyetinin etkisiyle hem günlük dilde hem de edebî ve öğretici metinlerde Arapça ve Farsça kelimeler kullanılmaya başlanmış, Uygur alfabesinin yerini süreç içinde Arap alfabesi almıştır. Bu dönemde oluşturulan eserlerin en önemlileri şunlardır:
Kutadgu Bilig: Kutadgu Bilig (mutluluk veren bilgi), İslam Uygarlığı Çevresinde Gelişen Türk Edebiyatı Döneminde oluşturulan ilk eserdir.
Yusuf Has Hâcip, Balasagun’da yazmaya başladığı “Kutadgu Bilig“i 1070 yılında Kaşgar’da tamamlamış ve Karahanlı hükümdarlarından Tabgaç Uluğ Buğra Karahan‘a sunmuştur.
Mesnevi nazım biçimiyle oluşturulan bu metinde adalet, mutluluk, akıf ve kanaati temsil eden dört kişinin konuşmalarına ve eylemlerine yer verilerek aslında dünyada ve ahiret hayatında mutluluğa ulaşılması için yapılması gerekenler anlatılmıştır. Metinde, devlet adamlarında bulunması gereken nitelikler ve devlet yönetimde uyulması gereken kurallar hakkında çeşitli bilgiler verilmiş, olay örgüsü bu doğrultuda geliştirilmiştir.
Divânü Lûgâti’t-Türk: Türk dilinin ilk sözlüğü olan Divânü Lûgâti’t-Türk, 1072-1074 yıllan arasında Kaşgarlı Mahmut tarafından Araplara Türkçe öğretmek amacıyla kaleme alınmıştır.
Ansiklopedik niteliği ağır basan bir sözlük olan “Divânü Lûgâti’t-Türk“te, Türkçe kelimelerin Arapça karşılıklarının verilmesiyle yetinilmemiş, bu kelimelerin cümle içindeki kullanılışlarına da örnekler verilmiştir.
Sözlükte gerek madde başı kelimelerde gerekse de bazı kelimelerin açıklamalarında çeşitli özel adlara (yer adları, Türk boylarının adları, Türk tarih ve mitolojisiyle ilgili önemli kişilerin adları) yer verilerek bunlarla ilgili geniş açıklamalar yapılmış; ayrıca Türk diliyle ilgili önemli kurallar, Türkçedeki ses değişimleri ve lehçe farklılıkları hakkında önemli bilgiler verilmiştir.
Divân-ı Hikmet: Divân-ı Hikmet, Hoca Ahmet Yesevî‘nin “hikmet” adı verilen din ve tasavvuf temalı şiirlerinin toplandığı eserdir. Ahmet Yesevî’nin “hikmet’leri İslam Uygarlığı Çevresinde Gelişen Türk Edebiyatı nazım türlerinden olan “ilahi“nin ilk örnekleri kabul edilebilir. Buradan hareketle Ahmet Yesevî’nin de “dinî-tasavvufi halk şiiri”nin kurucusu olduğu söylenebilir.
Atebetü‘l-Hakâyık: Edip Ahmet Yüknekî tarafından 12. yüzyılın başlarında yazılan Atebetü’l-Hakâyık (Hakikatlerin Eşiği), dinî ve tasavvufi temaların ele alındığı manzum bir eserdir.