Halit Ziya Uşaklıgil

HALİT ZİYA UŞAKLIGİL (1868 -1945):

Halit Ziya, aslen Uşak’ın Helvacızâdeler adıyla bilinen, daha sonra İzmir’e yerleşerek Uşakizâdeler adıyla anılan eski bir ailesine mensuptur. Halı ticaretiyle uğraşan bu zengin ailenin İstanbul’a açtığı mağazanın başına Halit Ziya’nın babası geçmiş, Halit Ziya da bu sırada İstanbul’da doğmuştur. Halit Ziya, Fatih Askeri Rüştiyesini bitirdikten sonra babasının işleri bozulup İzmir’e geri dönmesiyle öğrenimine İzmir’de devam eder. Özel dersler alarak Fransızca öğrenir ve Avusturyalı Katolik rahiplerin yönettiği bir okula verilir ilk yazı denemelerini bu okulda okurken yapan Halit Ziya, babasının ticarethanesinde çalışmaya başlar. Bir süre sonra izmir Rüştiyesine Fransızca öğretmeni olur, sonra bunu Osmanlı Bankasında memurluk, izmir Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği ve istanbul’da Tütün Rejisindeki başkâtiplik görevleri izler. 1908’de Reji komiserliğine atanır. Darülfünunda Batı edebiyatı dersleri okutmaya başlar. 1909’da İttihat ve Terakki‘nin tavsiyesiyle V. Mehmet Reşat‘ın mabeyin başkâtibi olur. 1911’de Âyân azası seçilir. Cumhuriyetten sonra Yeşilköy’deki köşküne çekilerek yaşamını gazetelere yazı yazarak, anılarını yayımlayarak ve eserlerinin dilini yeni baskıları için sadeleştirerek sürdürür. Mezarı Bakırköy’dedir.

  • Servetifünun Dönemi’nin roman ve öykü türündeki üstat yazarıdır. Modern Türk romancılığının babası sayılır. Edebiyatımızda roman sanatı ilk defa onun romanlarıyla yetkinlik doruğuna erişmiştir.
  • Realizmin tüm ilkelerini başarıyla uygulamıştır.
  • Sanatlı bir üslubu, uzun cümlelerle yazmasına karşın sağlam bir dili vardır.
  • Recaizade’nin de bazı örneklerini verdiği mensur şiir tarzının öncülüğünü yapmıştır.
  • Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edilen “Mai ve Siyah“, “Aşk-ı Memnu” ve “Kırık Hayatlar“, en güzel romanlarıdır.
  • Kendisine şöhret kapılarını açan “Mai ve Siyah“, (1897) ustalık döneminin ilk eseridir. Bu eser, aynı zamanda Edebiyat-ı Cedide hareketinin ve eski ile yeni arasındaki zihniyet mücadelesinin romanıdır. Roman ana çizgileriyle realist olmakla birlikte roman kahramanı romantiktir. Roman kahramanı Ahmet Cemil, sanat ve aşk hayalleriyle, hayatın acı gerçekleri karşısında yaşadığı büyük hayal kırıklığıyla Servetifünun neslinin sembolü gibidir.
  • En başarılı romanı olan “Aşk-ı Memnu” Türk romanının da en büyük örnekleri arasında yer alır. Eserde Boğaziçi’nde alafranga bir hayat yaşayan aileler ile bu ailelerin bireyleri arasındaki aşk ve kıskançlık duygularına dayanan çatışmalar anlatılır.
  • Servetifünun Dönemi romanlarının üçüncüsü olan “Kırık Hayatlar“da konak ve yalı hayatından toplumsal hayata açılarak orta halli ve yoksul ailelerin dramını ya da kırık hayatlarını nispeten sade bir anlatımla objektif olarak gözler önüne serer.
  • Küçük hikâyelerinde aile ilişkileri, yoksul insanlar, hayvan sevgisi, aşk ve töre gibi konuları ele almıştır.
  • Anı edebiyatımızın en güzel örneklerinden biri olan “Kırk Yıl” sadece kendisinin yetişme tarzı ve edebiyat hayatının değil, Abdülhamit devri sanat ve edebiyat hayatının da bir hikâyesi sayılabilir.
  • Kırk Yıl“ın devamı olan; ancak siyasî nitelikteki anılarını anlattığı “Saray ve Ötesi” mabeyin kâtipliğine tayininden (1909) Almanya gezisinden dönüşüne (1916) kadar olan süreyi kapsar.

Eserleri

İlk Romanları

  • Sefile,
  • Nemide,
  • Bir Ölünün Hatıra Defteri,
  • Ferdi ve Şürekâsı
  • Servetifünun Dönemi Romanları
  • Mai ve Siyah,
  • Aşk-ı Memnu,
  • Kırık Hayatlar

Son Romanı

  • Nesl-i Ahir (Son Kuşak)

Büyük Hikâye

  • Deli,
  • Bir Muhtıranın Son Yaprakları,
  • Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası,
  • Bu muydu?,
  • Heyhat,
  • Valide Mektupları

Küçük Hikâye

  • Bir Yazın Tarihi,
  • Solgun Demet

Mensur Şiir

  • Mensur Şiirler,
  • Mezardan Sesler

Anı:

  • Kırk Yıl,
  • Saray ve Ötesi
  • Bir Acı Hikâye (intihar eden oğluna dair)

Tiyatro

  • Füruzan,
  • Kâbus,
  • Fare

Makale

  • Sanata Dair