Edebi Metinler ve Mektup

Bazı yazar ve şairler, oluşturdukları edebî metinlerde mektupların çeşitli özelliklerinden farklı şekillerde yararlanmışlardır.
1. Tamamı ya da çok önemli bölümü kurmaca karakterlerin birbirlerine yazdıkları mektuplardan oluşan edebî metinler: Goethe’nin Genç Werther’in Acıları, Montesquieu’nün İran Mektupları, Laclos’un Tehlikeli İlişkiler, Halide Edip Adıvar’m Handan, Nazım Hikmet’in Taranta-Babu’ya Mektuplar, Reşat Nuri Güntekin’in Bir Kadın Düşmanı, Leyla Erbil’in Mektup Aşkları isimli eserleri, bu grupta değerlendirilebilir. Bu eserlerdeki mektupların önemli bir kısmı, biçimsel açıdan tam bir mektup sayılsa da bunları yazanların birer kurmaca kişi olması, bunlarda söz edilen yer, mekân ve olayların gerçekte olmayıp o eserin kurgusallığı içinde var edilmeleri, bu mektupları, öğretici metin olmaktan çıkarıp birer edebî metne dönüşmüştür.

ÖRNEK METİN

REFİK CEMAL’DEN SERVER’E
Londra, 12 Nisan 1322
Bu sabah Cemal Bey’den acı bir mektup aldım. Parçalandım Server. Mümkün değil, adamcağızı memleketten bırakmıyorlar, kaçmak ihtimali de şimdilik yok. Her gün Handan’ın ahval-i sıhhiyesi için telgraf istiyor. Menenjit olduğunu bilmiyor, hafif bir tifo zannediyor. Ya ölürse, aman ya Rabbi ölürse? Hâlâ aynı hararet, aynı sayıklama, aynı nihayetsiz müthiş gece… Doktor Charles başını sallayıp duruyor. Fakat bu birkaç gün en buhranlı zamanlar olduğunu ve ancak bu günlerde Handan’ın gidip kalacağını anlayabileceğimizi söylüyor.

Evet, dediğin gibi Server, Handan ölürse onunla bütün bir âlem ölecek. Bütün ziyaları, hararetleri, kabiliyet, feyiz ve hayatıyla bir âlemin fezada altüst olarak parçalanıp gidişi hissiyle sersem oluyorum. Yarın onu belki bir tabutla götürürken bütün bir hayat kabiliyeti donmuş, sönmüş bir seyyare, mesela bir ölü ay karşısında gibi olacağız. Fakat o da ölü ay gibi, hareketsiz ve soluk ziyalarının hatıratı, bizi zulmetlerde tenvir edip duracak. Ben, ben de bütün ateşleriyle sönen bir âlemin darbesiyle hurdahaş olup kalacağım, fakat hiç artık dünyaya hayrım kalmayacak. Meğer Neriman, meğer çocuklarım, meğer âlem ve bütün sevgili fikirlerim ve gaye-i hayallerim hepsi Handan’dan gelen bir nurla o kadar cazip ve sevgili imişler! O sönerse onlar da sönecek, her şey sönecek! Sönsün ve bütün kâinat isterse yok olsun! Asıl ben çıldırıyorum Server!
Refik Cemal

2. İçinde kurmaca kişilerin mektuplarına yer veren edebî metinler: Bu tür eserler, 1. maddede belirttiğimiz eserlerden farklı olarak tümden mektuplar üzerine kurgulanmamış, bunlarda metindeki kurmaca kişilerin bir ya da birkaç mektubuna yer verilmekle yetinilmiştir. Söz gelimi Fuzûlî, “Leylâ ile Mecnun” isimli mesnevisinde biri Mecnun’un Leylâ’ya, diğeri de Leylâ’nın Mecnun’a yazdığı iki mektuba yer vermiştir. Aşağıdaki metin parçaları bu eserden alınmıştır.

3. Bir tek mektuptan oluşan edebî metinler: Bunlar mektup biçiminde yazılmış’öykü ve şiirlerdir. 1. ve 2. maddelerde belirttiğimiz mektuplar, tek başlarına birer metin değil, bir metni (bütünü) oluşturan metin parçaları olarak düşünülmelidir. Söz gelimi Montesquieu’nün “İran Mektupları” isimli eseri, bir tek mektuptan oluşmuş bir edebî metin değildir. Bu roman, metin parçalarının (mektupların) bir araya getirilmesiyle metin olma niteliğini kazanmış bir eserdir. Bu eserdeki her bir mektup, bu bütünün oluşmasını sağlayan birer parça işlevini üstlenmiş, roman da bu parçaların bir araya getirilmesiyle bütünlük kazanmış ve edebî bir metne dönüşmüştür.

Bu maddede ele alacağımız mektuplar ise tek başlarına birer edebî metindir. Yani bunlar bir romanın, öykünün, mesnevinin vb. bir bölümü, bir parçası değil, tamamıdır; metni oluşturan birer parça değil, metnin kendisidir. Her şiir, her öykü, başlı başına bir metindir, bir bütündür.