Dram
Eski Yunan edebiyatında lirik ve epik türlerine karşıt olarak, tiyatro türü oyunlar için, yani tragedya ve komedyayı kapsayacak biçimde kullanılan “dram” sözcüğü, 18. yüzyıldan itibaren tragedya ve komedyanın dışında, üçüncü bir tiyatro türünü adlandırmak için kullanılmıştır.
“Dram”, 18. yüzyılda üçüncü bir tiyatro türü olarak, önce “burjuva dramı” adıyla ortaya çıkmıştır. Fransız Filozofu Diderot (1713 – 1784) tragedyaya karşı çıkarak, gerçeğe yönelen, hareketli ve dokunaklı olmaya çalışan, kişileri günlük yaşamları içinde canlandıran ve ahlakçı tutumu benimseyen bir oyun türü geliştirmek istemiş; nesirle yazılan bu türe burjuva dramı demiştir.
Dram, sözcüğü 19. yüzyılın ilk yarısında romantizm akımı döneminde “romantik dram” karşılığında kullanılmaya başlamıştır. Tragedyanın katı kurallarını kırmak amacıyla geliştirilen romantik dramın doğuşunda Shakespeare‘in etkisinde kalan Lessing, Goethe, Schiller gibi Alman yazarları öncülük etmekle birlikte romantik dramın ilkelerini ortaya koyan yazar Victor Hugo (1802 – 1885) olmuştur.
Victor Hugo‘nun Cromvvell (1827) adlı oyunun önsözünde öne sürdüğü ilkeler şunlardır:
- * Açıklı ve gülünç olaylar, hayatta olduğu gibi bir arada bulunabilir.
- * Konular tarihin herhangi bir döneminden (daha çok ulusal tarihten) ya da günlük yaşamdan alınabilir.
- * Kişiler toplumun her tabakasındans seçilebilir.
- * Acı veren olaylar sahnede gösterilebilir.
- * Hem nazımla hem nesirle yazılabilir.
- * Zaman ve yer birliği kurallarına (üç birlik kuralı) uyma zorunluluğu yoktur.