Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Konusu
Bu roman psikolojik bir roman . Adı bilinmeyen on beş yaşlarında bir gencin hikayesi .Yaşadığı psikolojik çöküntüleri anlatan bir roman… Kısaca özetlersek; Hasta bir çocuğun hikayesi. Yaşadığı hastaneyi koğuşa benzeten bir çocuk.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Kısa Özeti
9. Hariciye Koğuşu romanının konusu, bir yazarın hastalığı ve yaşadığı çevredeki insanlarla olan ilişkileri etrafında şekillenmektedir. Yazar, küçük yaşından beri hastalıkla mücadele etmektedir ve annesiyle birlikte virane bir evde yaşamaktadır. Bir gün ameliyat olması gerektiğini öğrenir ve hastaneye gidip tedavi olur. Hastalığı nedeniyle normal yaşından daha olgun bir tavır sergiler. Yazar, bir paşanın uzaktan akrabası olan Nüzhet ile yakınlaşır ancak Nüzhet’in başka biriyle evlenmesi gerektiğini öğrenir. Bu durumda hayal kırıklığına uğrayan yazar, hastalığı ve çevresindeki insanlarla olan ilişkileri arasındaki gerilimleri yaşar.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Geniş Özeti
Sekiz yaşında bacağında bulunan meçhul bir hastalık. Hayatı hastane içerisinde o dokuzuncu hariciye koğuşunda geçiren bir genç . Sağlığına kavuşmak amacıyla akrabası Paşa’nın Erenköy’deki Köşküne taşınır.Orada Paşanın kızı Nüzhet ile tanışır .Burada kendini biraz daha huzurlu ve mutlu hisseder. Nüzhet’e gizliden gizliye aşık olur.Doktor Ragıp ‘ın Nüzhet ‘i istemeye geleceğini duyunca büyük bir hayal kırıklığı ve mutsuzlukla odasına çıkar .Sabah olur olmaz Fakülte ‘ye gider. Genç bir hastanın kendini ne kadar iyi anlayacağını ve hastanın halinden gene hasta anlar . “Büyük bir hastalık geçirmeyen beni anlayamaz. “ Diye düşünürken ve hastane de geçirdiği günleri hatırlar.
Fakültede operatör onu otopsi odasına götürür.Son okuduğu kitaptan düşleyerek Zorik ve Harotio’yu hatırlar, çünkü bu çocuğun hayal gücü çok güçlüdür. Hastaneden Mithat Bey’le ayrılır,yemek yemek üzere bir lokantaya giderler ama o ilk lokmayı zor yutar . Çünkü hastanede gördüklerinden çok etkilenmiştir. Köşke döner dönmez Doktor Ragıp ve annesini evde görür. Nüzhet’i istemeye gelmişlerdir. Köşkte Nüzhet ‘in evlendirmesi konuşulmaktadır.
Çocuk yaşadıklarından dolayı sürekli ruhsal olarak inişler ve çıkışlar yaşamaktadır. Annesi de köşke gelir.Bir müddet daha durduktan sonra çocuğun bacağındaki ağrı nükseder ve çok ağrır . Bunun üzerine çocuğu hastaneye dokuzuncu hariciye koğuşuna kaldırırlar. Burada muayenehane altında tutulur ve eğer bacağı kesilirse bunu Nüzhet’e nasıl söyleyeceğini düşünür, uykusunda Nüzhet ‘ i sayıklar . Yaşadıklarını düşünür.
Bu arada Nüzhet ile Doktor Ragıp evlenmiştir. Genç hastaneden ayrılacağı bu son sabahı ve çektiği acıları hatırlar,buradan ayrılsam bile ben hala buradayım der. Çünkü buradaki insanların çektiği acıyı benden daha iyi anlayabilecek kimse yoktur. Hastanın halinden yine hasta anlar diyerek annesi ve arkadaşıyla dokuzuncu hariciye koğuşundan ayrılır.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Kahramanları
Baş Kahramanlar Romandaki İşlevleri
- Hasta çocuk(adı bilinmiyor) – Romanın en önemli baş kahramanı
- Nüzhet -Hasta çocuğun aşık olduğu kız
- Doktor Ragıp – Paşanın tanıdık doktoru
- Paşa – Hasta çocuğun uzaktan akrabası
- Mithat Bey – Fakültede operatör
Yardımcı Kahramanlar
- Hasta çocuğun annesi – Hasta çocuğun annesi
- karısı – Hasta çocuğun yengesi
- Nurefşan – Köşkün hizmetlisi
- Bahçıvan – Köşkün bahçıvanı
- Anne – Doktor Ragıp’ın annesi
- Hasta bakıcı – Çocuğa bakmakla görevli olan memur
- Hemşire – Çocuğun yarasını temizler
- Doktor – Çocuğa pansuman yapar
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Romanı Kahramanlarının Fiziksel Ruhsal ve Kişilik Özelllikleri
Hasta Çocuk: On beş yaşında.Hayatı bacağında bulunan meçhul bir hastalık yüzünden hayatı hastanede geçen bir çocuk .Sağlığına kavuşabilmek için hiçbir zaman ümidini kaybetmeyen, hayatı ıstırap çekerek geçen , bazı durumlarda ağaçların sıhhatine imrenen, hayal gücü çok güçlü olan, edebi kitaplara ilgi duyan, yaşadığı hastalık yüzünden psikolojik yönden bir çöküntü yaşayan, ruhsal yönden inişler çıkışlar yaşayan bir genç. Ağırbaşlı bir genç. Nüzheti gizliden gizliye aşık olan, hayranlık duyan bir genç. Hasta olan çocukların durumunu en iyi anlayan bir genç.
Nüzhet: Kumral saçları açık sarı gibi.Ela gözleri ve canlı hareketli gözler. Nüzhet ‘in birçok heyecanları otomatiktir. Yüksek sesle kahkaha atar. Edebi kitaplara ilgi duyan genç kız. Nüzhet herhangi bir vaziyette ekseriya iki dakikadan fazla durmaz ve kaçar. On dokuz yaşında genç bir kız. Nüzhet ‘in çocukluğu hasta gençle köşkte geçmiştir. Hasta çocukla vakit geçirir. Bazı yönleri çocuk kalan bir genç kız. Bu Romanın sonunda Doktor Ragıpla evlenir.
Paşa: İyice ihtiyarladı konuşması ağırlaşmıştı ve konuşurken uyuyordu. Çocukluğunda çok işittiği kahkahalarından birini atardı.Bu kahkahaları duymak için çocuk tuhaf romanlar okumaktan zevk alırdı. Hasta çocuğun hastalığından çok eğitimiyle ilgilenirdi. Sıhhatine kavuşabilmesi için çocuğa yardım eden yardımsever çocuğun kendisine kitap okumasını seven biriydi.
Doktor Ragıp: Uzun boy,seyrek, ince ve sarı saçlar.Etlerinin her parçası aynı pembelikte sıhhatli bir baş. Daima gülmeye alışmış ve ciddi halinde bile gülümseyen bir ağız. Pratik ve dışa dönük bir zekanın daralttığı muzip ,derinliksiz,kıvrak mavi gözler. Kenarları biraz yayvan enli bir İslav burnu az kımıldayan bir vücut,dik duruş,gözlerin sinirsiz ve ölçülü bakışı orta karar bir zarafet.
Mithat Bey: Çocuğun sağlığına kavuşturabilmek için elinden geleni yapan ona yardım eden, onunla vakit geçiren, hastalı ile ilgili ne yapıp ne yapmaması gerektiğini söyleyen, çocuğun kendisini daha iyi hissetmesini amaçlayan yardımsever bir insan.
Paşanın Karısı: Köşkün hanımı , çocuğun kendini iyi hissetmesi için elinden geleni yapan, çocuğu mutlu görmekten zevk alan anlayışlı bir insan.
Hasta Çocuğun Annesi : Çocukla bütün ıstırap üzüntüyü çocuğundan daha çok yaşayan bir anne.Hayatını evladına adayan bir anne.
Nurefşan: Köşkte çalışan evin hizmetlisi.
Bahçıvan: Köşkte bahçe ile ilgilenen , zamanın bahçede geçiren sürekli düşünen kuruntulu bir adam.
Anne: Doktor Ragıp’ ın annesidir.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Mekan:
Romanda olay; hastane ve köşkte geçmektedir.
Hastane (iç mekan): Bütün sesler büyüyor: Ayak sesleri, insan sesleri ve uğultular .Taşlara sürünen kumlu ayakkabıların çıtırtısı kestane fişekleri gibi açılıp kapanan kapıların gürültüsü top gibi patlıyordu.Hızla girip çıkanlar, fakülte öğrencisi beyaz gömlekli doktorların yanımdan geçerken bıraktıkları mesleki koku ile kendilerini tanıtan eczacılar,duvardaki cetvelleri okuyan hastalar. Hastahanenin bahçesi (dış mekan) Bahçe.Parlak bahar güneşi , içerinin renklerinden ve kokusundan ayrılan tatlı bir parlaklık , camların yeşili ve taze bir tabiat kokusu.
Hastane odası (iç mekan) Koğuştaki odam: Bir demir karyola , başında bir küçük demir masa.Yerde kırmızı muşambalar.Çırlçıplak mavi duvarlar , üstünde bir entari ve bir robdöşambr; kolları uzun geldiği için kendimi bu odada , bu robdöşambr içerisinde de yadırgıyorum.
Hastanedeki Pansuman Odası (İç Mekan): Beyazlıklar ile madeni parıltılar. Madeni aletlerin tepsilerde çıkardıkları ince ve kırık sesler. Ve bir şırıltı, diğer kokuları yenen bir iyodoform kokusu beyazlıklar: Beyaz duvarlar ,beyaz demir masa, beyaz dolaplar,beyaz örtüler, beyaz sargılar, beyaz gömlekler …
Hastane Otopsi Odası ( iç mekan): Sessiz, kimsesiz, derin ve bomboş bir daire. Hiçbir yerde eşine rastlanmayan bir sessizlik ve çürümüş insan eti kokusu ile ilaç kokuları ağır havada boğuşuyorlar. Hiç bir şey kımıldamıyor.
Köşkün Odası (iç mekan ): Bu oda salon olarak kullanılmaktadır.Arkamda açık duran balkon kapısından hafif bir rüzgar giriyor salona ıhlamur ve gül kokusu getiriyordu. Odaya ışık girinceye kadar gözlerimi hafifçe kapadım, odaya ışık girince evvela piyanoya gitti ve üstünde bir şeyler aradı.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Zaman:
Bu roman 5-Teşrinievvel (yılın otuz bir gün süren onuncu ayı ,ekim) -1915 zaman diliminde geçmektedir.
Romanda Olayların Kronolojik Sıralaması
- -Hasta çocuğun sekiz yaşında bacağında meçhul bir hastalığa yakalanması.
- -15 yaşına geldiğinde sağlığına kavuşmak amacıyla akrabası olan Paşa’nın yanına taşınması.
- -Köşkte çocuğun Paşa’ya bir roman okuması ve Paşa’nın uyuması.
- -Nüzhet’le beraber köşkün bahçesinde konuşmaları vakit geçirmeleri.
- -Nurefşan’ın köşkün hanımının Nüzhete yatması gerektiğini söylemesi.
- -Çocuğun ve herkesin odasına çekilmesi .
- -Çocuğun odada hastalığını ve Nüzheti düşünmesi.
- -Çocuğun fakülteye gitmesi ve Operatörle otopsi odasına girmesi.
- -Fakülteden çıkışta Mithat Bey’le bir lokantada yemek yemeleri.
- -Çocuğun köşke geri gelmesi ve Nüzhet’le beraber bahçeye çıkmaları.
- -Paşa’nın çocuğa Paris anılarını anlatması.
- -Köşktekilerin çocuktan bir şeyler saklamaları ve Nüzhet’in çocuğa yalan söylemesi.
- -Çocuğun Nüzhet’le beraber vakit geçirmeleri ve çocuğun kendini gül bahçelerinde gezintiye çıktığını hissetmesi.
- -Çocuğun değiştiğinin farkına varması.
- -Doktor Ragıp ve annesinin Nüzhet’i istemeye gelmeleri.
- -Köşkte sürekli Nüzhet’in evlendirilmesinin konuşulması .
- -Çocuğun tam köşkten ayrılacağı gün annesinin gelmesi.
- -Çocuğun ağrı ve sızılarının artması üzerine fakülteye götürmeleri.
- -Bunun üzerine çocuğu müşhade altına almaları bu arada çocuğun dokuzuncu hariciye koğuşuna kaldırılması.
- -Çocuğun hastane de Nüzhet’i düşünmesi .
- -Çocuğun ameliyata alınması.
- -Çocuğun ameliyat sonucu bacağının kısalması ve hastaneden taburcu olması.
Zaman Tasvirleri
Gerçek zaman: Yatağa girerken,her büyük felaketimde olduğu gibi,kendimi birkaç yaş birden büyümüş hissettim.Kırkını geçmiş insanların tecrübelerine sahip olduğuma inanıyorum,fakat hala Nüzhet’e aşk olduğumu kendime itiraf edemeyecek kadar çocuktum .
Kozmik Zaman: Münakaşa gecesinden sonra Nüzhet’le dargın gibiydik.Ne geceleri havuz başında buluşuyor,ne gündüzleri kükürt serpmek için bağa gidiyorduk. Paşa’ya roman da okuyamıyordum, kitap yarıda kalmıştı.
Kozmik Zaman: Benden yaşça büyük olduğu halde, onun küçükken bebekleriyle oynamasını ben, küçümseyerek seyrederdim. Bilhassa hastalığımdan sonra. Ben ondan evvel, ciddileştim. O hala çocuktu.
Kitapla İlgili Düşüncelerim
Kitabı beğendim. Beni çok etkiledi. Özellikle beğendiğim bölümler…
-Hakikati seviniz, o da sizi sever; hakikati arayınız, o da sizi arar ve üstüne yalan Çin setleri gibi kalın duvarlar örsün, altında kalan hakikat bir ince iniltiyle, bir hafif rüzgar dalgasıyla, herhangi bir küçük işaretle mevcudiyetine bildirir: ”Buradayım!’’der.
Çok anlamlı ve doğru bir tanımlama.
-Büyük bir hastalık geçirmeyenler,her şeyi anladıklarını iddia edemezler.
-Istırabın derinlerine indikçe sevincimizi kaybetmek korkusu kalmadığı için,yeni bir sevinç başlıyor:Istırabın ilacı ıstıraptır.İkisinin çarpımı:sevinçtir.
-Az ümit edip çok elde etmek.
-Kitap çok etkileyici ve insanları düşüncelere daldıran bir romandır.Ben herkesin bu kitabı okumasını tavsiye ederim.Bence öğretici nitelikte olan bir kitaptır.Çok duygusal ve duygu yüklü bir kitaptır.