ÖLÇÜT SOHBET(MUSAHEBE) TANIM Bir yazarın karşısında biri varmış gibi belli bir konuyu derinleştirmeden samimi ve içten bir şekilde okuyucuyla konuşuyormuş hissi uyandıracak şekilde anlatmasına sohbet denir. ANAHTAR SÖZCÜKLER Soru sorma, nükteli söz ve atasözlerine yer verme, samimiyet, içtenlik, doğallık, senli
Kategori: Öğretici Metinler
Anı Örneği
Örnek Anı Metni : Anılar; Issız ve Yağmurlu Behçet Necatigil, Naci Çeliklerin üst katında oturuyordu. Naci, Necatigil’le görüşüyordu. Necatigil’e okul kitabımızdaki “Kır Şarkısı” şiirinden beri hayrandım. Naci randevu aldı, Behçet Hoca’nın evine gittik. Burası tam anlamıyla bir “öğretmen” eviydi, bir “cumhuriyet”
Makale Örneği
Hukuk, zora dayanan ilişkilerdeki belirsizliğin yerine kuralın egemenliğini geçirir. Nasıl yaşayabilir bir toplum? O toplumda rollerin ve yerlerin, yararların ve yükümlülüklerin, yetkilerin ve ödevlerin dağılımını hiç kimsenin tehlikeye düşürmeyeceğine, insanlar inanıyor, inanabiliyorsa değil mi? Toplumda durup oturmuşluk, düzenlilik,önceden kestirilebilirlik, giderek
İzlenimci Eleştiri
İZLENİMCİ ELEŞTİRİ Bu anlayış, eleştiride kuralcılığa, bilimselliğe ve nesnelliğe tepki olarak on sekizinci yüzyılda ortaya çıkmıştır. İzlenimci eleştirinin en önemli temsilcisi olan Anatole France’ın (1844-1924) şu sözleri, bu eleştiri anlayışını özetler niteliktedir: “iyi bir eleştirici, şaheserler arasında kendi ruhunun serüvenlerini
Okuru Merkeze Alan Eleştiri Kuramları
Okur merkezli eleştiri kuramlarına geçmeden önce, estetik tutum ve estetik yaşantı kavramları üzerinde durmamız faydalı olacaktır. Edebiyatın temelde iki işlevi (zevk vermek ve eğitmek) olduğunu, bu işlevlerden birincisinin (zevk vermenin) daha ağır bastığını iddia eden Romalı şair Horatius’tan (MÖ 65
Edebiyat Eserini Merkeze Alan Eleştiri Kuramları
Eserle dış dünya arasındaki ilişkiyi merkeze alan eleştiri kuramlarına göre bir edebî eserin değeri, oluşturulduğu toplumun sosyolojik, tarihsel ya da ekonomik gerçekleriyle içli dışlı olmasından, bunlar hakkında doğrudan ya da dolaylı olarak bilgi vermesinden kaynaklanıyordu. Bu anlayışa bağlı kalınarak yapılan
Sanatçıyı Merkeze Alan Eleştiri Kuramı
Sanatçıyı merkeze alan eleştiri kuramlarına göre edebiyat eseri, dış dünyayı anlatıyor görünse dahi aslında edebiyatçının kendisini anlattığı, dış dünyayı kendi iç dünyasında ve hayallerinde değişime uğratarak dışa vurduğu bir metindir. O hâlde bir edebiyat eserini anlamak için o eserin yaratıcısını
Sınıf Çatışması İlkesinden Hareket Eden Eleştiri Kuramı
SINIF ÇATIŞMASI İLKESİNDEN HAREKET EDEN ELEŞTİRİ KURAMI Bu eleştiri anlayışı da sosyolojik eleştiride olduğu gibi sanat ve edebiyat olaylarının nedenlerini açıklamaya çalışan bir mantık üzerine kurulmuştur. Sosyolojik eleştiri, bu nedenlerin sayısının birden çok olduğunu iddia ederken bu eleştiri kuramı bir
Sosyolojik Eleştiri Kuramı
SOSYOLOJİK ELEŞTİRİ KURAMI Toplumun oluşum, işleyiş ve gelişim yasalarını inceleyen bilim dalına sosyoloji (toplum bilimi) denir. Sosyolojik eleştiri, edebiyatın kendi başına var olmadığı, toplum içinde doğduğu ve toplumun bir ifadesi olduğu ilkesinden hareket eden eleştiri kuramıdır. Sosyolojik eleştiriye göre pozitif
Tarihsel Eleştiri Kuramı
Düşünürlerin ve edebiyatçıların Antik Çağ’dan başlayarak “Sanat, fenomenleri/geneli/ideal olanı ya da gerçekleri yansıtmalıdır.” görüşünü benimsemeleri; şairlerin, yazarların, ressamların bu görüşe bağlı kalarak eserler üretmeleri; insanları, toplumları, olayları, edebiyatı, sanatı vb.ni bilimsel, ekonomik, tarihsel nedenlerle ya da ideolojik düşüncelerle açıklamaya çalışan