Bilge Karasu Ne Kitapsız Ne Kedisiz Deneme Kitabı İle İlgili Değerlendirme ve Alıntılar
Çok uzun yıllar önce okuduğum Bilge Karasu ‘nun Nekitapsız Ne Kedisiz deneme kitabıyla yeniden yollarım kesişti.🥰 Yazar’ın yazmak, okurluk, kitap edinme, ölümsüz olmak, yeni kavramı, roman yazmak, kendi yazma şekli, iletişim, bir hayvanın sorumluluğunu almak, hayvan katli, hayvanlarla dostluk, dostluk şekilleri, elli yaşı sorgulama üzerine denemelerden oluşuyor kitap.
Döneminin birçok konuya bakışına ışık tutmuş yazar. Özellikle Bursa’da uyuşturularak bin beş yüz üzerinde sokak hayvanın kuduz endişesi ile yok edilişi haberi kanımı dondurdu. 🥺 Özellikle kedi sevgisini bildiğimiz yazarın kediler üzerine yazdıkları çok ufuk açıcı. Özellikle bir hayvanla yaşama sorumluluğunu alamayan ve buna rağmen bir ev hayvanı edinen insanlara ders niteliğinde yazdıkları çok isabetli.
Yenilik kavramının birey ve tarihteki yeri, imge üzerine söyledikleri de çok ufuk açıcı. Kısa ama dolu dolu bir eser. Üniversite yıllarımda okuduğumda da çok sevmiştim ama bu yaş deneyimimle daha bir farklı okuma deneyimi oldu benim için.🙏
İyi ki edebiyatımızdan Bilge Karasu geçmiş.🥰
Alıntılar 4. basım:
Ama, okudum. Yaşamım boyunca, durmamacasına; okumaksızın yaşayamayacağımı duya duya. Birçok şeyin ölüp gittiği – ölüp gittiği düşünülen-bu yaşımda bile, en çılgın çeşitliliği içinde okumalarını sürdürmemek, usumdan geçirebileceğim en büyük “olmazlık”. (S.11)
“Gerçeklik” dediğimiz, her birimiz için, imgelerimizden başka bir şey değildir bir bakıma. İmgelerimizi sürekli olarak bozup düzelterek, yeniden kurarak, onlara bu özümleme ile uyarlanma işlemlerini uygulayarak, kendimizi, kendimizin dışında kalanı, anlamlı tutmağa çalışırız. (S.17)
Okur düşünüldüğünde söylenecek bir şey daha var: Yazarın sunduğu “öykü“yü tek tek okurların nasıl anlamlandıracağını, bu “öyküyü” nasıl işlemlerden geçirerek özümseyip kendi içlerinde, kendileri için, nasıl kuracaklarını kestirmek çok güçtür; metnin bu özümlemeyi sonuna dek (tek bir biçime kapatarak) belirleyeceğini düşünmek bile olanaksızdır. (s.20)
Kişi yaşlandıkça “tarih“ini kurgulamağa iyiden iyiye sarılıyor. Geçmişini eliyor, eşiyor, eleştiriyor; anlamlar kurmağa, bağlar bulmağa çalışıyor bu karmaşık örgüde(…) (s.70)