Batı Uygarlığı Çevresinde Gelişen Şiir
♦ Osmanlı toplumu, Batı uygarlığı etkisiyle Tanzimat’tan itibaren büyük bir kültürel değişim süreci içine girer, bu süreç içinde edebiyat ve şiirde de önemli açılımlar gerçekleştirilir.
♦ Bir gelenek edebiyatı olan ve kuruluşundan sonra yüzyıllar boyunca değişmeden süren eski Türk edebiyatına karşılık, Tanzimat’tan sonra gelişen yeni Türk edebiyatının ve şiirinin en karakteristik özelliği “değişiklik”tir.
♦ Tanzimat’tan sonra her kuşak yeni bir anlayış getirir ve kendinden önceki kuşağa karşı genellikle eleştirel bir tavır alır. Ayrıca her kuşağın içinde birbiriyle çatışan gruplar ve güçlü şahsiyetler ortaya çıkar.
♦ Kuşaktan kuşağa, şahsiyetten şahsiyete, eski şiiri oluşturan tüm öğeler, zihniyet, yapı, dil, ahenk, tema özellikleri tamamen değişir. Fakat bu değişiklik zaman içerisinde yavaş yavaş gerçekleşirken eskiye ait öğeler de bütünüyle yok olmayarak yeninin içinde farklı biçimlere bürünerek varlığını sürdürür. Bu açıdan değerlendirildiğinde yeni şiir; divan şiiri, halk şiiri ve Batı şiiri olmak üzere başlıca üç kaynaktan beslenir.
♦ Batı uygarlığı çevresinde gelişen yeni şiirin ilk aşamasında Tanzimat kuşağı şairleri, şiirimizi içerik bakımından yenileştirir. Onları örnek alarak yetişen Servetifünun ve Fecriati kuşağı ise halkın yaşamından ve millî değerlerden uzaklaşmış olsa bile biçim bakımından şiirimize Avrupai bir görünüm kazandırır. Millî Edebiyat şiiri, bir yanda yeniden içeriğe yaslanan bir şiir geliştirirken diğer yanda biçim ve içerik dengesini kuran örnekler de sunar. Ancak şiirimizin en güzel örnekleri Cumhuriyet döneminde yazılır. Bu dönemde saf şiirden serbest şiire, toplumcu şiirden modern şiire, farklı birçok şiir anlayışı, çağdaş şiirden ve geleneksel şiirden de yararlanarak şiir geleneğimizi zenginleştirir.