GARİP ŞİİRİ (BİRİNCİ YENİ) (1940 -1954)
- Orhan Veli Kanık
- Melih Cevdet Anday
- Oktay Rifat Horozcu
Cumhuriyetin ilk dönemi pek çok devrimin yapıldığı bir kuruluş dönemidir. 1940 sonrası ise yapılan yenilikler doğrultusunda toplumda önemli değişiklikler meydana gelmiş; bu arada İkinci Dünya Savaşı, çok partili düzen, dünya klasiklerinin Millî Eğitim Bakanlığınca çevrilmesi, Halk Evleri’nin çalışmaları ve Batı ile güçlü bağların kurulması gibi olaylar Türk kültürü ve edebiyatını derinden etkilemiştir.
Garip şiiri 1940’tan sonra değişen yeni sosyal ortamın edebiyattaki ilk yansımasıdır. Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat Horozcu olmak üzere üç genç şairin “Garip” adlı ortak bir şiir kitabı çıkarmasıyla başlayan bu şiir akımı, yerleşik bütün şiir anlayışlarına meydan okumuştur. Nurullah Ataç ve Sabahattin Eyüboğlu‘nun desteklediği bu akım, toplumda büyük bir tepkiye yol açar. Ancak, bir süre sonra, birçok karşı çıkanı olsa da geniş bir çevrede yaygınlık kazanır.
Garip şiirinin özellikleri şunlardır:
- Duyguya değil, akla dayanılmıştır.
- Şairaneliğe karşı çıkılmıştır.
- Şiirde resim, müzik gibi diğer sanatlardan yararlanma düşüncesi doğru bulunmamış; betimlemeye ve müzikaliteye önem verilmemiştir.
- Şiirin konusu sıradan insanın, halkın hayatından seçilmiştir.
- Şiir, sıradan insanın anlayabileceği açıklık ve basitliğe indirgenmiştir.
- Ölçü ve uyak, şair için engelleyici bir bağ olarak görülmüş, serbest nazım benimsenmiştir.
- İmgeye karşı çıkılmış, söz sanatlarına yer verilmeden gerçekliğin çıplak, doğal haliyle yansıtılması istenmiştir.
- Şiir dilinin günlük konuşma dilinden ayrı bir dil olmadığı düşüncesiyle kelimeler genellikle ilk anlamlarıyla kullanılmıştır.
- Şiire özgü bir kelime kadrosu olmadığı ileri sürülerek “nasır“dan “lağım“a her sözcüğün şiire girebileceği görüşü savunulmuştur.
- Kimi şiirlerde sürrealizmden yararlanılmıştır.