Tip ve Karakter
♦ Gerçek yaşamda kişiler nasıl birbirlerine pek benzemiyor ve farklı konumlarda bulunuyorlarsa, anlatı dünyasında da benzer ve eşit değillerdir. Bu kurmaca kişilerin ki’misi başkişi, kimisi yardımcı kişi, kimisi figüran konumuyla karşımıza çıkar. Özellikle gerçek yaşama en çok benzeyen roman dünyasındaki bu figürlerden başkişi ve yardımcı ‘kişiler de yüklendikleri işleve göre ya tip tip ya da karakter özelliğindedir.
♦ Tip, insanları yücelten ya da küçülten mizaç ve davranış özelliklerini abartılı bir biçimde kendi bünyesinde toplayan kişidir. Bu bağlamda tipler, olağan, normal kişilikler değildir. Bu yüzden günlük yaşamda tiplere pek rastlanmaz. Tip, insan kişiliğini oluşturan bir özelliğin büyülteçle yansıtıldığı kişidir. Her tip, insanoğluna özgü abartılmış bir özelliği temsil eder. Başka bir deyişle, “Tip, ferdî olmaktan ziyade başkalarında da mevcut ortak özellikler taşıyan ve bu özellikleri en belirgin şekilde temsil eden şahıstır.‘Örneğin her babada bulunan evlat sevgisi Balzac‘ın Goriot Baha‘sında abartılarak verilir. Goriot Baba kızlarına duyduğu bu abartılı sevgiyle tipleşir, evladını seven babaları temsil eden bir kişi olur.
Her tip insanlığın belirli bir halini, belirli bir insanlık durumunu öznelliğin sınırı dışına çıkartarak bütünselliği içinde yansılar. Örneğin hemen hepimizde bir ülkü uğruna coşkuyla özveriyle savaşma yönsemesi vardır. Ancak bu hiçbir zaman Cervantes‘in Donkişot‘ta görüntülediği düzeyde, o yücelikte değildir. Bir bakıma hiçbirimiz tam bir Donkişot olamayız. Ama Don Kişot bir parçadır hepimizden. Onun kişiliğinin kumaşı, insan teklerinden seçilen benzeşik niteliklerle dokunmuştur. Bunun gibi tümümüzde bir görev ahlakı, bir görev sorumluluğu vardır. Gel gelelim hiçbirimizde bu, Orhan Kemal‘in Murtaza‘sındaki düzeye ulaşmış değildir. Ödevine delicesine bağlılık, daha doğrusu bağnazlıkla nitelendirebileceğimiz sert bir görev duygusu biçimlendirmiştir onun kişiliğini. “Vazife” der de başka bir şey demez.
Esas yapıları itibariyle tipler iki konumda bulunurlar: Toplumsal tipler, psikolojik tipler. Toplumsal tipler, belirli bir dönemin veya belirli bir felsefenin, hatta belirli bir dünya görüşü yahut ideolojinin mahsulüdürler: Alafranga tipler, Batıcı tipleri, entelektüel tipler, öğretmen tipi, bürokrat tipi, eşkıya tipi, memur tipi vs. gibi. Psikolojik tipler ise beşeri zaaf veya meziyetlerin biçimlendirdiği tiplerdir: Cimri, kıskanç, muhteris, düzenbaz, zalim, vs. gibi tipler.
♦ Tipin birçok insanda gördüğümüz ortak özelliklerle biçimlenen bir kişi olmasına karşılık, karakter, başkalarına benzemeyen, kendine özgü kişiliği olan bir kişidir. Karakter sözcüğünün sözlük anlamı da bu tanıma uygundur. Sözlüğe göre karakter, bir varlığın, kişinin ya da toplumun kendine özgü yapısı; onu benzerlerinden ayıran ana özelliği demektir.
♦ “Tipleştirmede gördüğümüz abartma, sivrileştirme, doruk noktasına çıkartma, öznellikten bütünselliğe geçme… gibi yönler karakter çizmede yoktur. Bunların yerine insanı bütün boyutlarıyla tanımayı gerektirir bu işlem. Yalınlaştırarak söylersek bu boyutlar üç ana noktada toplanabilir: İnsanın bedensel yapısı, ruhsal yapısı, toplumsal yapısı. Gerçekte kişiliğimizin örgüsünü de bunlar oluşturur.”
♦ Hikayeci veya romancının, anlatıyı sürükleyecek kişiyi gerçeğe uygun, inandırıcı bir biçimde canlandırmasına karakter çizme (karakterizasyon) denir. Yazarın, canlandırmak istediği kişiye bedensel, ruhsal ve toplumsal bir yapı kazandırabilmesi için onu bütün yönleriyle tanıması; bunun için de o kişinin eylemlerini, davranışlarını, toplumsal ilişkilerini gözlemlemesi gerekir. Kuşkusuz, aynı gereklilik tip için de söz konusudur. Ancak tipleştirmede insanın belli bir yönü abartılarak tek kişide toplanır. Bu yönüyle tip karaktere göre tek boyutludur.
♦ Karakter çizmede genel olarak açıklama yöntemi ve dramatizasyon yöntemi olmak üzere iki yola başvurulur. Buna göre, karakteri çizilecek kişiye ait bilgileri ya anlatıcı kendisi verir ya da kişi, söz ve davranışlarıyla kendi kendini ortaya koyar. Bazen yazarın bu iki yöntemi de kullandığı görülür