Anlatma ve gösterme; yaşanan, şahit olunan, öğrenilen veya hayal edilen olay ve durumların başkalarına anlatılması için kullanılan metotlardır. Anlatma, en anlaşılır şekliyle kişinin “Önce böyle oldu, o bunu söyledi, daha sonra diğeri de onları söyledi, ardından da bunlar bunlar oldu…” vs. cümleler kurması; gösterme yani tiyatro ise kendisini olayları gerçekleştirenlerin yerine koyarak yaşanılanları canlandırmasıdır yani dramatize etmesidir. Bu tekniklerin edebiyatta kullanılması neticesinde anlatmaya bağlı edebî metinlerle göstermeye bağlı edebî metinler ortaya çıkmıştır.
Tiyatro metinleri, göstermeye bağlı edebî metinler başlığı altında ele alınır. Aslında tiyatro, kendine özgü kuralları olan bir sahne sanatıdır. “İnsan yaşayışının sahnede canlandırılması sanatı” olarak tanımlanabilecek tiyatroyla edebiyat arasında ilişki kurulmasının nedeni, tiyatro metinlerinin edebî metin niteliği taşımasıdır.
Tiyatro metinleri -oyuncuların yapacakları hareketlerin (mizansenlerin); dekor, kostüm, efekt vb.nin açıklandığı bölümler dışta tutulduğunda- tümüyle diyaloglardan, yer yer de monologlardan oluşur. Diyalog, en az iki kişinin karşılıklı konuşması; monolog ise bir kişinin kendi kendine veya karşısında biri varmış gibi konuşmasıdır. Tiyatro metinlerdeki diyalog ve monologların, kahramanların siyasi, ekonomik, kültürel, psikolojik özellikleri, yaşları ve konumlarıyla uyumlu olması gerekir. Yazarın bu uyuma dikkat etmemesi, metnin etkileyiciliğinin azalmasına neden olabilir.
Tiyatro metinlerindeki olay örgüsüne dramatik örgü denir. Dramatik örgü ve diyaloglar, anlatmaya bağlı edebî metinlerden (roman, öykü vb.) farklı olarak tiyatroda belli bir anlatıcı tarafından anlatılmaz. Yazar, metninde oluşturduğu kurmaca dünyayı ve bu dünyada gerçekleştiği düşünülen bütün olayları, bir anlatıcının aracılığına başvurmadan doğrudan kahramanlarını konuşturarak ve onların beden dillerini kullanarak ifade eder.
Tiyatroda okuyucunun yerini izleyici alır. izleyici, oyunun içeriğine göre güler, üzülür, korkar, acır, ağlar… Tepkisini anında göstererek oyunun bir parçası olur.
Tiyatro metinleri okunmak için değil; oynanmak ve izlenmek için yazılmış metinlerdir. Bir tiyatro metni, ancak dramatik örgünün oyuncular tarafından canlandırılması, metinde dile getirilenlerin sahnede gösterilmesi, kısaca o oyunun oynanmasıyla var olur. Oynanmayan bir tiyatro eserinin gerçek anlamda var olduğundan söz etmek güçtür. Bu bağlamda tiyatronun bir ekip sanatı olduğu söylenebilir. Bu ekipte yazar, yönetmen, oyuncular, dekor tasarımcı, giysi tasarımcı, ışık tasarımcı, sahne amiri, suflöz, suflör gibi pek çok kişi görev alır.
Tiyatro metinleri yazılı olarak da sözlü olarak da oluşturulmuş olabilir. Söz gelimi geleneksel Türk tiyatrosunda (Karagöz, orta oyunu, meddahlık, köy seyirlik oyunları) dramatik örgüler ve diyaloglar sözlü gelenek içinde oluşturulmuştur. Yani bu oyunlar yazılı metinlere bağlı kalınarak oynanmış değildir. Benzer bir durum, günümüz doğaçlama tiyatroları için de söz konusudur.
Göstermeye bağlı edebî metinlerin incelenmesinde anlatmaya bağlı edebî metinlerin incelenmesinde kullanılan yönteme benzer bir yöntem kullanılır.