Edebiyat (yazın) sanatından yararlanılarak oluşturulan metinlere edebî (yazınsal) metin denir. Edebî metinlerde kelime, cümle ve mısraların önemli bir bölümü, günlük dildeki anlamlarından sıyrılarak yan anlam değeri kazanır. Bu tür metinlerde; sezdirme, hissettirme, çağrıştırma ön planda tutulur; dilin şiirsel işlevinden yararlanılır, imgeler oluşturulur, kurmaca dünyalar yaratılır.
3765 km2 alanı ile Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü, oluşum açısından tektonik ve volkanik bir set gölüdür. Deniz seviyesinden yüksekliği 1700 metredir, derinliği 100 metreyi aşmaktadır. Van Gölü üzerinde Tatvan-Van arasında feribot seferleri yapılmaktadır. Göçmen kuşların önemli yaşam alanlarından olan sodalı Van Gölü’nde inci kefali olarak bilinen bir balık türü de yaşamaktadır.
Turna katarları geçiyordu gölün üstünden, gölgeleri maviye dönüşerek. Van Gölü, günün her anında bir renk cümbüşünde yunup arınıyordu. Bir bakmışsın, göl bir anda som turuncuya kesmiş. Bir bakmışsın, gölün ucundan bir mor şimşeği girmiş, bütün gölü som mora boyayarak öteki ucundan çıkmış, ak köpüklü dalgalarla bütün gölü süsleyerek.
Yukarıdaki iki metin parçasının da teması Van Gölü’dür. İki parça da anlam ve biçimce birbirine sıkı sıkıya bağlı cümlelerden oluşmuştur. Fakat bunların oluşturulma amaçları ve iletileri birbirinden farklıdır. Bilgi verme amacının ön planda olduğu ilk parçada kelimeler gerçek anlamlarında kullanılmış, kanıtlanabilir (nesnel) yargılara yer verilmiştir. İkinci parça ise gerçek dünyadan esinlenerek oluşturulmuş sanatsal bir dünyadan izler taşımaktadır. Bu parçada bazı kelimeler ilk anlamlarının dışında (yan ve mecaz anlamlarda) kullanılmış, kelimelerin çağrışım güçlerinden yararlanılarak düşsel bir ortam oluşturulmuştur. Bu parça, kişisel bakış açısını yansıtan öznel ifadelerle oluşturulmuştur. İkinci parçayla ilgili olarak belirttiğimiz bu özellikler aynı zamanda edebî metinlerin genel özellikleridir.
Edebî metinler, farklı anlam, çağrışım ve yorumlara açık olan metinlerdir. Söz gelimi bir şiiri okuyan herkes ondan farklı bir anlam çıkarabilir, o şiir herkese farklı duygu, düşünce, durum ve olayları çağrıştırabilir. Hatta aynı şiiri farklı zamanlarda okuyan biri ondan ayrı ayrı tatlar alabilir. Bunu sağlayan en önemli unsur, bağlamdır. Bağlam, iletişimde görev alan unsurların birlikte meydana getirdikleri ortamdır. Bir okuyucunun bir şiiri okuması, belli bir bağlamda gerçekleştirilen bir iletişim etkinliğidir. Bu etkinlikte görev alan unsurlarla ilgili her değişiklik, bağlamın da değişmesi anlamına gelecek, bu da okuyucunun metinden farklı anlamlar çıkarmasını sağlayacaktır. Örneğin Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Otuz Beş Yaş” şiirini farklı zamanlarda söz gelimi yirmi, otuz beş ve yetmiş yaşlarında okuyan birinin o şiirden alacağı tatlar, o şiiri okuduğunda hissedecekleri farklı olacaktır. Çünkü okuyucu, metinle farklı bağlamlarda karşılaşacaktır.
İnsanoğlu çağlar boyunca kendisini ve doğayı ya anlatarak ya göstererek ya da coşku ile dile getirerek ifade etmiş; bunu yaparken de edebî metinleri kullanmıştır. Edebî metinlerde bu anlatım tarzlarının kullanılmasına bağlı olarak çeşitli edebî türler ortaya çıkmıştır.
Anlatma ile destandan modern romana kadar oluşan metinler, gösterme ile ilk tiyatro denemelerinden günümüze kadar gerçekleşen tiyatro metinleri, coşku ile dile getirme ile de her türlü şiir ortaya konmuştur.