PARAGRAFTA ANLAM VE ANA DÜŞÜNCE
Bir paragraftaki anlam, o paragrafta kullanılan dil öğelerinin bütününün birlikte ifade ettikleri anlamdır. Paragrafta; yer aldığı metnin tamamı dikkate alınarak ne, kim, nerede, ne zaman, nasıl, ne kadar gibi sorulara gerek duyulmayacak biçimde iletinin ifade edilmesi gerekir. Paragrafta iletilmek istenen iletinin en kısa ve açık ifadesine, ana düşünce denir. Her paragraf, yapısı ve ana düşüncesiyle bileşenlerine indirgenemeyen bir bütündür.
Örnek Paragraf:
Gençlere kendi kalıplarımıza göre düşünmeyi öğretmek, yalnız onlar için değil, bütün toplum için zararlı bir tutum. Şunu unutmamak gerekir: Birtakım temel kavramları verirken onlara kendi değer yargılarımızı da benimsetmeye çalışırsak belki söz dinleyen bir kuşak yaratabiliriz; kendi değerlerimize göre yetiştirdiğimiz gençleri kurulu düzenin savunucuları olarak görebiliriz. Fakat düşünmeyi öğrenmeden yetişen genç, günü gelir, öğretilenlerin dışında, yeni durumlarla karşılaştığında şaşırır, kendine güvenemez ve yaşamın akışı içinde bir yandan öte yana savrulur durur.
Yazar bu parçanın ana düşüncesini paragrafın ilk cümlesinde belirtmiş, daha sonra açıklamalarını genişletmiştir. “Gençlere, kendi kalıplarımıza göre düşünmeyi öğretmek, yalnız onlar için değil, bütün toplum için zararlı bir tutumdur.” cümlesiyle başlayan paragrafın sonraki bölümlerinde bu yargının gerekçeleri açıklanmıştır. O hâlde bu parçayı yazan kişi okuyucuya şu iletiyi (ana düşünceyi) iletmek istemiştir: Gençlerin düşünce ve davranışlarında özgür olacak biçimde eğitilmeleri gerekir.
Örnek Paragraf:
Anadili öğretimini Türkçenin söz değerlerine dayandırmak gerekir. Yıldız yerine “star”, gösteri yerine “şov” gibi yabancı sözcükleri kullanır; sürekli olarak, anlamını bilmediğimiz Arapça sözcükleri yinelersek çocukların söz dağarcığı karmaşık bir hâl alır. Bundan da öte, sözcükler açık ve aydınlık bir anlam kazanamaz. Çocuklarımız arasından sanatçıların, bilim adamlarının çıkmasını daha başlangıçta engellemiş oluruz. Çünkü bilgin ya da sanatçı, bulgu ve yargılarını, gözlem ve deneyimlerini, anadilinin kavramları üzerine kurar. Kavramlar açısından duruluk kazanmamış bir zihin, açık seçik düşünemeyeceğinden, bir buluş ya da yapıt ortaya koyamaz.
Parçada anadili öğretiminde Türkçenin söz değerlerine dayanılması gerektiği belirtilmiş, bunun gerçekleşmemesi durumunda kişilerin buluş ya da yapıt ortaya koyamayacakları vurgulanmıştır. Paragrafın ana düşüncesi şudur: Anadilini iyi bilmemek, yaratıcılığı engeller.
Örnek Paragraf:
Ozanları, yaşadıklarını, duyduklarını yazan kişiler diye tanımlamak yanlıştır. Söz gelimi Cahit Sıtkı, yaşadıklarını, duyduklarını yazan bir ozan olarak bilinir. Oysa ölüm acısını tatmamış, yaşamamıştır. Bununla birlikte, sık sık ölümden duyulan acıyı işlemiştir. Onunla yıllarca arkadaşlık yaptım. Bir gün bile ölüm sözcüğünü işitmedim ondan.Ölmüş bir sevdiği de yoktu yanılmıyorsam. Ölüm yalnızca bir temaydı onun için.
Yazar, bu parçayı bir düşüncenin yanlışlığını belirtmek için yazmış ve kendi savını inandırıcı kılmak için de bir örnek vermiştir. Ozanları, yaşadıklarını ve duyduklarını yazan kişiler diye tanımlamanın yanlış olduğunu vurgulayan yazar, Cahit Sıtkı’yı örnek vererek onun ölüm acısını hiç tatmamış olmasına karşın şiirlerinde ölümden duyulan acıyı sık sık işlediğini belirtmiştir. Bu da şunu göstermektedir: Ozanların, şiirleriyle yaşantıları arasında ilişki olmayabilir.
ÖRNEK SORU (YGS – 2010)
Ben, herkesin alışkın olmadığı, farklı bir evde büyüdüm. Babam ve ağabeyim profesyonelce olmasa da resimle ilgileniyorlardı. Dayım da odasında sürekli bir şeyler yazardı. Yani evin içinde resim, kitap, dergi hep vardı. Böyle bir havayı soluyunca insan kendiliğinden sanata ilgi duyuyor. Dolayısıyla birçok sanat dalına olan ilgim, eğitimimin evde başlamış olmasından kaynaklanıyor. Çünkü insan, evinde ne görüyorsa onu yapıyor. Ben de yaşama, yıllardır bir ressamın, yazarın gözüyle bakıyorum.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanatta başkaları örneksenerek başarılı olunabilir.
B) Resim, küçük yaşta başlanıldığında başarı kazanılabilecek bir sanat dalıdır.
C) insanın yetişmesinde, yakın çevre önemli bir etkendir.
D) Çocukların sanata yönlendirilmesinde ailenin yol göstermesi gerekir.
E) Çocuklar, yeteneklerini geliştirmeleri için yüreklendirilmelidir.
ÇÖZÜM: Bu parçanın sonunda yazar yaşama, yıllardır bir ressamın ve yazarın gözüyle baktığını belirtmiş; bunun böyle olmasını da yakın çevresindekilere, yetiştiği ortama bağlamıştır: Babam ve ağabeyim profesyonelce olmasa da resimle ilgileniyorlardı. Dayım da odasında sürekli bir şeyler yazardı. Yazar, bunları dile getirerek aslında şunu söylemek istemektedir: İnsanın yetişmesinde, yakın çevre önemli bir etkendir.
Cevap C
ÖRNEK SORU (YGS – 2011)
Don Kişot ve Don Kişotluk üstüne şimdiye değin ciltler dolusu yazı yazıldı ve hâlâ yazılıyor. Ünlü bir filozof, “İnsan bu yapıtı hayatında üç kez okumalıdır: Duyguların hemen kolaylıkla harekete geçtiği gençlikte, mantığın egemen olmaya başladığı orta yaşta, her şeye felsefe açısından bakıldığı yaşlılıkta.” diyor. Bu sözleriyle yapıtın klasik bir yapısının olduğunu belirtiyor.
Bu parçada sözü edilen yapıtla ilgili olarak asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Roman türünün ilk ve temel örneği olduğu
B) Tadına, eleştirel bir okumayla varılabileceği
C) İnsanoğlunun değişik hâllerini yansıttığı
D) Düş dünyası geniş okurlara seslendiği
E) Yaşamın farklı dönemlerine özgü bakış açılarıyla okunmasının gerekliliği
ÇÖZÜM: Bu parçada, sözü edilen yapıtın, yaşamın farklı dönemlerine özgü bakış açılarıyla okunmasının gerekliliği üzerinde durulmuştur: “insan bu yapıtı hayatında üç kez okumalıdır: Duyguların hemen kolaylıkla harekete geçtiği gençlikte, mantığın egemen olmaya başladığı orta yaşta, her şeye felsefe açısından bakıldığı yaşlılıkta.”
Cevap E
Paragrafın ana düşüncesi etrafında, ana düşünceyi değişik yönlerden destekleyen, tamamlayan, açıklayan, onun doğruluğunu kanıtlayan cümlelere ve ifade kalıplarına yardımcı düşünce denir.
Bir ana düşüncenin/konunun daha iyi anlaşılması için paragrafın özellikle gelişme bölümünde kullanılan karşılaştırmalar, örneklemeler, tanık göstermeler vb. yardımcı düşünceleri taşıyan yargılardır. Şimdi bir paragraftan çıkarılabilecek yardımcı düşünceleri birkaç örnek üzerinde görelim.
Örnek Paragraf:
Ödüllerin, her şeyden, önce, genç yazarların tanınmasında, geniş kitlelere ulaşmasında çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Elli yıl öncesine kadar Türkiye’de edebiyat ödülü yoktu. Bugün ise çok sayıda, belki de gereğinden çok ödül var. Ödüllerin sayıca artması onlara verilen önemi azaltıyor. Ayrıca bu ödüllerin bir bölümü tek bir yazınsal türe özgü. Oysa bütün türleri kapsayan ve her yıl düzenli olarak verilen ödüller edebiyat dünyasında daha büyük önem taşıyor. Ödülün değerini bulmasını sağlayan en önemli öğe de seçici kurulunun aynı kalması. Böylece, yapılan değerlendirmeyle ilgili bir ölçüt, ortak bir beğeni oluşuyor.
Bu parçadan aşağıdaki yargılara ulaşılabilir:
- 1. Ödüller genç yazarların tanınmasında, geniş kitlelere ulaşmasında çok yararlı oluyor.
- 2. Elli yıl öncesine kadar Türkiye’de edebiyat ödülü yoktu.
- 3. Bugün, gereğinden çok ödül var.
- 4. Ödüllerin sayısı çoğaldıkça önemi azalıyor.
- 5. Kimi ödüller, belirli sınırlar içinde kalıyor (tek bir yazınsal türe özgü).
- 6. Bütün türleri kapsayan ve her yıl düzenli olarak verilen ödüller daha büyük önem taşır.
- 7. Ödülün değerini bulmasını sağlayan en önemli öge, seçici kurulunun değişmemesidir.
- 8. Değişmeyen seçici kurulların verdiği ödüller, değerlendirmelerle ilgili bir ölçütün, ortak bir beğeninin oluşmasını sağlar.
Örnek Paragraf:
Sahnenin tozunu ilk yuttuğunda çocuk denecek yaşlardaydı ve o günden bu yana inmedi sahneden. Oyunculuk dışında oyun yazarlığı, yönetmenlik, çevirmenlik gibi uğraşlarla da ilgilendi. Tiyatro dünyamızın en kıdemlilerinden, en renkli kişiliklerinden biri olan, seyirciyle müthiş bir iletişim i kurabilen bu yetenekli sanatçının ilgi alanı tiyatroyla da sınırlı kalmıyor. Güncel konular üzerine yazdığı yazılarıyla, düşüncelerini, eleştirilerini okurlarla paylaşıyor. O, aynı zamanda bir konuşma, bir anlatım ustası; anlatanla dinleyeni, oyuncuyla seyirciyi bir araya getiren bir usta.
Bu paragrafın birinci cümlesinde sanatçının uzun sayılabilecek bir tiyatro oyunculuğunun olduğu, ikinci cümlesinde oyunculuk dışındaki işlerle de ilgilendiği, üçüncü cümlesinde mesleğinde çok başarılı olduğu, seyircisiyle müthiş bir iletişim kurabilen yetenekli biri olduğu, dördüncü cümlesinde güncel konular üzerine de yazılar yazdığı; düşüncelerini ve eleştirilerini okurlarla paylaştığı, son cümlesinde iyi bir konuşma, anlatım ustası olduğu; anlatanla dinleyeni, okuyucuyla seyirciyi bir araya getirdiği belirtilmiştir.
ÖRNEK SORU (YGS – 2011)
Hemen hepimiz yazılarımızda, yerli yersiz alıntılar yapmaktan, özellikle sözü, alçak gönüllülükle yabancı ozanlara, çağdaş düşünürlere bırakmaktan fazlasıyla hoşlanıyoruz. Kimi zaman bunu öyle abartıyoruz ki yazar olarak konuyla ilgili ne düşündüğümüz anlaşılmıyor. Ayrıca aynı alıntıların değişik yazarlarca da kullanıldığını görüyoruz. Böylece tekrarın tekrarı bir okuma, zaman kaybına, okuma ediminin yavanlaşmasına yol açıyor. Bu nedenle kendi özgün düşüncemizi dayanaklarıyla işlemeliyiz yazılarımızda. Yüzeysellikten olabildiğince kaçınmalıyız. Kendi düşüncelerimizin de örneğin bir Valery’ninki, Deleuze’ünki kadar önemli olduğuna inanarak bir öz güven geliştirmeliyiz.
Bu parçada alıntıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Yazılarda kullanılırken aslına bağlı kalınmadığına
B) Belirli örneklere sık sık başvurulduğuna
C) Yazarlarda düşünsel sığlığa yol açtığına
D) Okuma zevkini azalttığına
E) Kullanımının, yazarların kendi düşüncelerini önemsemeyişlerinden kaynaklandığına
ÇÖZÜM: Bu parçada alıntıyla ilgili olarak B, C, D ve E seçeneklerinde verilenlere değinilmiştir.
B > Belirli örneklere sık sık başvurulduğuna: Ayrıca aynı alıntıların değişik yazarlarca da kullanıldığını görüyoruz.
C > Yazarlarda düşünsel sığlığa yol açtığına: Bu nedenle kendi özgün düşüncemizi dayanaklarıyla işlemeliyiz yazılarımızda. Yüzeysellikten olabildiğince kaçınmalıyız.
D > Okuma zevkini azalttığına: Böylece tekrarın tekrarı bir okuma, zaman kaybına, okuma ediminin yavanlaşmasına yol açıyor.
E > Kullanımının, yazarların kendi düşüncelerini önemsemeyişlerinden kaynaklandığına: Kendi düşüncelerimizin de örneğin bir Valery’ninki, Deleuze’ünki kadar önemli olduğuna inanarak bir öz güven geliştirmeliyiz.
Bu parçada alıntıların yazılarda kullanılırken aslına bağlı kalınmadığına değinilmemiştir.
Cevap A