2024 Yeni Ders Müfredatı Programı Türk Dili ve Edebiyatı Nasıl Olacak Öğretmenler Yorumladı

Türk Dili ve Edebiyatı dersi taslak öğretim programında neler değişti?

Yeni edebiyat taslak müfredatını inceliyorum. Gördüklerim şunlar:
1. Artık ünite yerine tema kavramı var ve her yıl dört tema var.
2. Metinler edebi metin, ogretici metin ve dijital olan çok modlu metin olarak ayrılmış.
3. Az metin çok tahlil var.
4. Konuşma ve dinleme uygulamaları programa konmuş. Yani zümrelerin isteğine göre değil de programa göre konuşma, dinleme uygulamaları yapılacak gibi görünüyor.
5. Her temada 2 okuma, 1 dinleme metni olacak. Bu da demektir ki iki, üç metinle iki, üç ay uğraşacağız. Her hafta bir metin işi bitti.
6. Performans notu edebiyat atölyesinde hem sözlü hem yazılı anlatımı puanlanarak verilecek. Bunun dışında bir performans değerlendirmesi yok.
7. Derste secilen metinler tam metin olacak. Parça parça veya özet şeklinde olmayacakmış.
8. Seçilen metinler 9’larda Cumhuriyet dönemi, 10’larda Türk edebiyatı tarihinden (Divan,Halk Edb,) 11’lerde Türk dunyasi edebiyatı, 12’lerde edebiyat günlük yaşam ilişkisi ve yazar eser uzerjne olacak.
9. Program dinleme/izleme, okuma, konuşma ve yazma becerileri üzerine kurgulanmış.
10. Her tema anlama (metin tahlili) ve anlatma (edebiyat atölyesi) biçiminde işlenecek.

Yeni Program ile İlgili Edebiyat Öğretmenlerinin Yorumları:

Yeni Müfredatta Edebiyat Atölyesinde her temaya 20 saat ayrılmış olup bu 20 saat içerisinde “her öğrenci” 1 sözlü 1 yazılı olmak üzere 2 performans sunmak zorunda olacak.


Arkadaslar, yeni programın çoğuna göz attım. Değerlendirmem şudur : Bence de program mükemmel. Heyecanla Shakespeare, Tanpınar okuyan; okuduğu şiiri hikayeye dönüştüren, okuduğu hikayeyi de tiyatral olarak canlandıran ve bülbül gibi şakıyan öğrenciler yetiştirme amaçlanmış. okuyunca insan “vavvv” demeden edemiyor. Önemli mi bilmem ama bence ufak(!) bir sorun var: Bize hiç uymuyor. Bizde uygulanabilirliği nerdeyse hiç yok. Sanırım bakanlık hâla elindeki öğrenciyi hiç tanımıyor, okullarından da hiç haberi yok. “Edebiyat atölyesi” fikri kötü olabilir mi? Okula isteyerek, severek gelmiş ve 10-15 kişilik sınıflarda okuyan, üniversite sınavına girmek gibi bir derdi olmayan, işi gücü sadece edebiyat olan bir öğrenci için bence de mükemmel. “Sözün peşinde ,sözün ebrusu, geçmişten geleceğe” gibi süslü ifadeler, “Bu açıdan öğrenci profili oluşturulurken ontolojik, epistemolojik ve zamansal bütünlüğün nasıl sağlanacağı ve bu bakış açılarının aksiyolojik olgunluk ile nasıl tamamlanacağı açıklanmıştır. ” gibi soyut ve süslü cümlelerle program yazılmış. Her işimiz aynı: Teoride, yönetmelikte, kağıt üzerinde mükemmel ama uygulanabilirlik neredeyse hiç yok. o yüzden herkes her konuda kafasına göre takılıyor. Geriye bir sürü gereksiz evrak ve zaman israfı kalıyor vesselam.


Bu programa öğretmen ve öğrencinin inanması lazım. Öğretmenlerimizin bu programa uygun donanıma sahip olması lazım.Önce öğretmenin açılacak kurslarla programı özümsemesi ve nasıl uygulayacağını bilmesi sağlanmalı.
Ders kitapları ve materyallerin bu programa göre yeniden hazırlanması sağlanmalı.
Programın üniversite sınavlarıyla koordinasyonu sağlanıp ikilik ortadan kaldırılmalı.
Programa veli de inanmalı.


Bizim elimiz kolumuz bağlandı. Öğrencileri “dil bilgisi biliyor” kabul edip dil bilgisiyle ilgili ana ve alt başlıklar neredeyse hiç belirtilmemiş. “Hisseder, algılar, farkına varır” gibi içi boş söylemlerle masada hazırlanmış, işlerliği çok zayıf bir programa mecbur bırakılıyoruz.
Türklük dilden de siliniyor yavaş yavaş.


bizim kısa zamanda Bilge Kağan’a, Kül Tigin’e ve Tonyukuk gibi bir vezire ihtiyacımız var.Yoksa Türk Dili ve devleti yok olacak.Dil önemli. Bizim acilen Kaşgarlı Mahmutlara, Ali Şir Nevailere, M.Emin Yurdakullara, Ziya Gökalplere ihtiyacımız var. Dil öğretimini ihmal etmek de neyin nesi? Ortaokulda öğrendi, kabul edecekmişiz.Hazırlanan program,iyi okul iyi olmayan okul ayrımını derinleştirir. Hazırlanan program özel okulların ekmeğine yağ bal kaymak sürer.
Eski programın eksikleri, yanlışları ortaya konulmadan ( eski programa özeleştiri getirilmeden) yapılacak her hamle “biz bir de böyle denemek istiyoruz” mantığıdır. Rabbim doğru yolu göstersin. Yapıcı eleştiri, olumlu eleştiri her daim iyidir. Saygılar.


Kağıt üzerinde çok havalı duran bunca uygulama Meslek Liselerinde nasıl yapılacak, hangi arada yetişecek? Sınıf ortamıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan program yapıcılar bunu da yazsaymış ya.


Bunlar bütün öğrencileri şair ya da yazar zannediyor. Edebiyati mahvettiler. Yazar dönem şair dil bilgisini silmişler resmen. Herkes okusun ardından hikaye roman şiir yazsin istiyorlar . Bu hayalle yaşıyorlar. Her okulun öğrencisi aynı mı? Yazık çok yazık.


Arkadaşlar, lütfen dil bilgisinin ortaokuldan ziyade lisede verilmesi gerektiğini ve diğer yanlış bulduğunuz hususları görüş kısmına yazalım. Belki bir faydası olur.


210 sayfa müfredat açıklaması anlaşılmasın diyedir. Dil ile basit anlatabilme, tablolarla anlatma yolunu seçebilecekken tekrarlayan uzun anlatımlar tercih edilmiş. Erteledim incelemeyi. İlk izlenimim böyle. Bir de yeni icat “kazanım” ı taze benimsemişken “öğrenme çıktısı” sindireceğiz


Gün geçmiyor ki müfredatı daha beter etmesinler. Kim yapıyor sahi bu müfredatı. Kastı kime acaba. Hangi kafa ile yapıyor çok merak ediyorum.


Bu müfredat da öncekiler gibi Bakanlıkla değil şahsi fikir ve ve fantastik ön görülerden ibaret.Maalesef ki şimdiden ömrü kısa ve başka başka sorunlara gebe.Zaten bulanık suyu daha da bulanıklaştıran dayatmalar.Gerçeklerden, asıl sorunlardan , çözümden uzak ve koşulların göz ardı edildiği ben yaptım oldu kafası gibi geliyor bana.Neyse kabak yine öğretmenlerin başına patlayacak.


Akademik liselere özelikle hak eden gelmeli.İyi bir yonlendirme olmalı…Lise eğitimi zorunlu olmamalı.Sayica az sınıflarda, ders geçme yönetmeliğinin daha sıkı olduğu durumda iyi öğrencilerle olabilir….iyi olur


Yeni müfredat ve AYT
MEB, Türk Dili ve Edebiyatı yeni öğretim programında öğrencileri ezberden uzaklaştırma hususuna değinmiş.
Bu doğrultuda hazırlanan programda süreç odaklı değerlendirmeler yoğun ve bunların özellikle E-Portfolyo sistemine işlenmesi vurgulanmış.
Bu noktada üniversiteye girişlerde bu ürün değerlendirmelerinin etkisi arttırılabilir. Şayet program böyle olur AYT eskisi gibi ezbere dayalı olursa öğretmenler öğretmeyen, ders işlemeyen pozisyonuna düşer.


Çocukları dershane sisteminden kurtarmak istiyoruz derken yepyeni bir üniversiteye hazırlık sektörü doğurabilirler.


Bir faydası olur mu bilemem. Fakat yeni müfredat ile ilgili görüşlerimi Bakanlığımıza şu şekilde yazdım:
Dil bilgisi konularına ortaokulda değil de lisede yer verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Dil bilgisinin doğrudan öğretim programına konulmaması çok yanlış bir uygulamaya neden olacaktır. Çünkü dil bilgisi gereksiz ve ezbere dayalı bir disiplin alanı değildir. Yüksek medeniyetler kurmuş atalarımızın eğitim sistemine baktığımızda o zamanki eğitim kurumlarında öğrencinin muhakeme yapmasını artırmak, analitik düşünmesini sağlamak amacıyla emsile , nahv ve bina denilen dil bilgisi dersleri okutulurdu. Böylece öğrenciye bir nevi beyin jimnastiği yaptırılırdı.

Fakat son birkaç yıldır özellikle sahada olmayan ortaokul veya lisede hiç çalışmadığı halde sadece akademik ünvanı var diye söz sahibi olan kimi akademisyenlerin yanlış yönlendirmeleri doğrultusunda dil bilgisi itibarsızlaştırılmıştır ve bu yetmemiş dil bilgisinin gereksiz olduğunu, ezber bilgi olduğunu ifade eden bu zatların görüşleri doğrultusunda hem Lgs’de hem de Yks’de dil bilgisi soruları yok denecek kadar azaltılmıştır. Bakanlığımıza bağlı bir lisede çalışan ve 24 yıllık bir tecrübeye sahip bir edebiyat öğretmeni olarak dil bilgisinin gereksiz olmadığını düşünüyorum.

Öğrenciler dil bilgisi derslerini zevkle dinlemekte ve dil bilgisi sorularını çözmekten epey keyif almaktadırlar. Sırf dil bilgisinden dolayı Türk dili ve edebiyatı dersine ihtimam göstermektedirler. Biz de bu durumu avantaja çevirip dil bilgisi sayesinde okuma, dinleme, yazma gibi etkinliklere onların ilgisini çekmeyi başarmaktayız . Şimdi elimizdeki bu avantaj kartını da alırsanız öğrenciler bizim derslerden büsbütün soğuyacaktır ve maalesef öğrenciler diğer etkinlikleri gereksiz görüp bu konuda ilgisiz davranacaklardır. Çünkü son yıllarda Ösym paragraf ağırlıklı bir sınav yapmasına rağmen öğrenciler paragraf konusunda öğretmenin bir dahlinin olmadığını düşünmekteler ve derse olan ilgileri günden güne azalmaktadır. Bunun sonucu olarak da Tyt’de Türkçe başarısı düşmektedir.

Özetleyecek olursak dil bilgisinin yok sayılması hem dersimize olan ilgiyi azaltacak hem de analitik düşünmeyi sağlayan bir uygulamanın ortadan kalkmasına neden olacaktır. Çünkü matematik dersinde işlem konusu ne kadar elzemse edebiyat branşı için de dil bilgisi o kadar gerekli ve vazgeçilmezdir. Anlamadığımız nokta neden başka branşlarda günlük hayatta hiç kullanılmayan konular sanki çok önemliymiş gibi ön plana çıkarılırken güzel Türkçemizin kurallarının gereksiz olduğu algısı oluşturuluyor. Daha acı verici durumsa Bakanlığımızın dil bilgisi konusunda sahada olan tecrübeli öğretmenlerin görüşlerini dikkate almak yerine sadece akademik ünvanı var diye dil bilgisi düşmanı akademisyenlerin beyanlarını esas alarak koskoca Türk dili ve edebiyatı müfredatından dil bilgisini kaldırmayı daha doğrusu doğrudan bir eğitim programı olmaktan çıkarmayı planlamasıdır. Bu nedenle sayın yetkili büyüklerimizden istirhamımız, dil bilgisinin de doğrudan bir öğretim programı olarak lise müfredatında yeniden yer almasını sağlamalarıdır. Saygılarımla…