2. MEŞRUTİYETİN İLANI VE OSMANLI DEVLETİ‘NİN YIKILIŞI
Enver Paşa‘nın liderliğindeki fırka, 23 Temmuz 1908’de II. Abdülhamit’e “Kanun-ı Esasi‘yi (II. Meşrutiyet’in ilanı) kabul ettirmiştir. Artık, ülkede hürriyet ilan edilmiş ve her yerde bayram havası estirilmiştir. Seçimler yapılmış, “Meclis-i Mebusan” tekrar toplanmıştır. Bununla birlikte ülkedeki Türkler ve azınlıklar, II. Abdülhamit‘in ortadan kalkması için birleşmişlerdir. Abdülhamit tahttan indirilip (1909) yerine daha ılımlı V. Mehmet Reşat oturtulmuştur. Fakat meclisteki mebuslar arasında kısa zamanda kinler, nifaklar oluşmuştur.
İstanbul’da Meclis’te kısır çekişmeler boy göstermiştir. Bunu fırsat bilen Balkan milletleri Osmanlı’ya karşı güç birliği yapmışlardır. Trablusgarp Savaşı‘nı da fırsat bilen Balkan ülkeleri, Osmanlıya karşı savaş ilan etmişlerdir. Deneyimli subay ve askerlerin terhis edilmesi, (İngiliz vaatlerine kanan Sadrazam Kâmil Paşa 67 bin askeri terhis eder ve geriye 100 bin askerimiz kalır. Oysaki bütün Avrupa’nın desteğini alan Balkan ülkeleri 250 bin kişilik ordu ile saldırmıştır.) parti çekişmeleri nedeniyle komutanlar arasındaki anlaşmazlıklar, silah, yiyecek, araç-gereç gibi konularda eksikliklerin olması, Osmanlı’nın yenilmesine neden olmuştur. Bu savaşların sonunda Balkan toprakları ve adalar elden çıkmış ve Anadolu’ya tekrar büyük göçler olmuştur.
II. Balkan Savaşı‘nda kaybedilen yerlerin küçük bir kısmı geri alınmış ve Bulgaristan’daki Türklerin hakları savunulmuştur. Ardından İttihatçı liderlerin hırsları, ülkeyi bataklığa saplayacak olan I. Dünya Savaşı‘na sokmuştur. Canla başla mücadele verdiğimiz ve pek çok cephede başarı sağladığımız bu savaşta, müttefiklerimiz yenilince biz de yenilmiş sayıldık. Mondros Mütarekesi maddelerine dayanılarak ülkenin her yeri düşmanlar tarafından işgal edilmiştir. İşgalciler İstanbul’u kuşatmış, Meclis-i Mebusan‘ı basmış, pek çok fikir ve devlet adamımız sürgüne gönderilmiştir.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen Anadolu’da pek çok millî cemiyet kurulmuş, Mustafa Kemal ve arkadaşları halkı Millî Mücadele‘ye yönlendirmiş, Anadolu’yu düşman işgalinden yine Anadolu insanın eşsiz fedakârlığı kurtarmıştır. Düşman yurttan atılmış, bağımsız ve çağdaş bir devlet kurulmuştur.